Algı / kanaat nasıl değiştirilebilir?

Tıbbın algı dinamiğinin çok zor değişmesinin nedeni, daha önce sık sık dile getirdiğimiz gibi, “içine doğulmuş sistem” olmasıdır. İnsan içine doğduğu, yani bilinçsiz olarak yola çıktığı bir dinamiğin nasıl işlediğini kolay anlayamaz, anlayamadığında da kendi yaptıklarıyla örneklemeye çalışır. Kongreler mevcut algı üzerine kuruludur, doktorlar bunu temel alırlar, hastalar ve toplum algısı da buna göre şekillenir.

Resim http://broccolicity.com/wp-content/uploads/2017/04/brain-and-tree-shutterstock_96225641-2.jpg adresinden alınmıştır.

Resim http://broccolicity.com/wp-content/uploads/2017/04/brain-and-tree-shutterstock_96225641-2.jpg adresinden alınmıştır.

Oysa algı tamamen değiştirilemez değildir, eğer kendi kabullenmeniz daha mantıklı görünüyorsa, bu mevcut algının yerine bir şekilde yerleştirilebilir. Ne var ki algı değişikliği zor ve uzun soluklu bir süreçtir. Ana hatlarıyla açıklamaya çalışalım:

  1. Mevcut paradigmanın, yani bilim camiasının algısının gerçekten geçerli olup olmadığını, yerine daha geçerli bir seçenek (açıklama) üretilip üretilemeyeceğini saptamak en zor ilk aşamadır. Bunun için çok yönlü düşünmek ve okumak gerekir, sorun “anlamsız görünen” ve dolayısıyla mevcut olanın üzerine yaslandığı düşünce biçiminin yerine tutarlı bir açıklama getirebilmektedir. Örneğin kanserin yayılması anlamına gelen metastaz “hücreler koptu ve kanla başka bir yere ekildi” dışında da açıklanabilir, yani doku kendi içinde başka bir paterne göre de biçimlenebilir. Mesela “bütün vücudu etkileyen bir değişken, vücudun genelinde değişiklik yapabilir, ama bu ekose yapı nedeniyle zor kavranır”. Bu ilk farkındalık halinin ortaya çıkması, arayış olsa bile genellikle kendiliğinden ve tesadüfidir.

Günümüz akademisi bağnazdır

  1. Ortaya konan yeni açıklama mevcut olanı savunan akademi tarafından elbette göremezden gelinir, hatta dikkate bile alınmaz, dinlenmez. Bu durum aslında akademik bağnazlıktır, öğretim üyeleri kendi bildiklerini dışına çıkmak istemezler. Mecburen durum bu işten doğrudan sıkıntı çekenlere anlatılmalıdır. Ne var ki toplumun küçük bir kısmına bile erişecek olanaklar genellikle çok kısıtlıdır, zaten algı dinamiğinin esası da budur. Mevcut sistem gerek reklamlar, gerekse kongreler gibi olanakları sonuna kadar kullanabilirken, yeni görüşe kapılarını çok önceden kapatmıştır. Çok sık tartışılan konular bile mevcut akademik kongrelerde yer bulmaz, en fazla rahatsızlığı hissedilebilir.
  2. Küçük de olsa bir etki ortaya çıktığında yeni ve daha geçerli açıklamanın toplum algısında değerlendirilmesi önemlidir. Kişiler kendileri denemedikleri sürece, onlara benimsetilmiş olanı uygulamayı sürdürürler, en fazla “ne yapacağımızı şaşırdık” ifadesinde bulunurlar. Toplumun aklını ve analiz yeteneğini kullanma becerisinin azaltılması bu duruma yol açmıştır. Bunun anahtarı reklamlardır, düşünce biçimi “topyekun” olduğundan, reklamda “beyaz gömlekli adamın” deterjan tavsiye etmesiyle, gerçek bir doktorun hijyen tavsiye etmesi birbirini pekiştirir.

Toplum dener, ama güvenmek ister

  1. Günümüzde “güvenmek” o kadar kolay değildir, insanların güvenecek birini aramaları da boşuna değildir, ama güven tesisi de aynı şekilde zamana tabidir. Yeni açıklama getirip “deneyin” önerisinde bulunan söylediğini kendisi yapmıyorsa, güven kazanamaz. Ne var ki “ben buna inanıyorum” deyip suyunu çıkarmak da güven teşkil edeceğine zaafa neden olur.

Bütün bu yazdıklarımızın amacı aslında her zaman var olan yeni düşüncenin tartışılma zeminini kurmaktır. Aksi takdirde bağnazlaşmış akademi, sadece kendi pozisyonunu kurtarmak adına daha çok gencin önünü kapayacak, geleceğini tıkayacak ve seçeneksiz bırakacaktır.

Oysa siz yeni düşünceyi geçerli kılarsanız geleceği kurtarırsınız, böyle durumlar başarılabilirse genellikle Rönesans’la sonuçlanır.

5 cevaplar
  1. mmetin
    mmetin says:

    Yavuz bey;Dr hastayı bile olayın mazisi ile dinlememekte ,neticeden ilaç reçete etmekte.Bilmiyorum Dr değilim ama bir CNC tezgah veya bir otomasyon cihazı arızasına gittiğimde ilk olarak nasıl oldu veya nasıl ortaya çıktı veya en son hangi değişikliği yaptınız benim sorum olur.Buradan ben her zaman bazen uzun sürsede hep neticeye varmışımdır.Doktorlar vakanın mazisini niçin bilmek istemiyorlar?

    Yanıtla
    • Bülent Tandoğan
      Bülent Tandoğan says:

      Siz hangi doktorlara hangi hastanelerde gittiniz bilemiyorum.Ama ben 30 yıllık meslek hayatımda öyküsünü dinlemeden,muayene etmeden tek bir hastaya ilaç önermedim.Etrafımda da sizin bahsettiğiniz doktorlardan hiç olmadı..

      Yanıtla
  2. latife
    latife says:

    Bir ayetinde Allah “Kendini bilen Rabbini bilir” der Rabbini bilen de algılarını kapatamaz.İki günü aynı olanın vay haline der peygamberimiz (s.a.v) İnsanoğlu (batı tarzı yaşam ve fikirlerle) algılarını kapattı herşeyi bilim yapıyormuş gibi yaşıyor ve varolanı/fıtrî olanı unutup bilimle uydurma işler ortaya koydu.Ve ruhunu kaybetti ne bilim ne de ruh tek başına olamaz.Fıtrattan uzaklaşmak bu sonuçları doğurdu.Okumuş cahiller gürûhu doğdu.Neyi bilip neyi bilmediklerinin farkındalığı olmadan büyük bir hırs ve kibir deryasında yüzüyorlar.Allah bizi yaratıp kendisi gökyüzünde oturuyor hâşâ.Kendilerini yeryüzünün hâkimi zannediyorlar (tıpkı firavun gibi…) onlar için sadece bilim önemli (lakin bunu da hakkıyla bilmiyorlar) yukarıda yazılanlar seküler yaşamın sonuçlarıdır hocam.Geçmişin günümüze sağlıklı bir şekilde taşın(a)mamasıdır.Geriye bakmadan sadece önüne bakarak yüremektir (Allahı unutarak…)
    İnsanoğlu doğala rağmen bir yığın hastalık üretti. Ve ömrünü yine o uydurma hastalıkları tedavi edebilme yöntemini bulmak için uydurma bilgiler üretiyor.Allahın kanunlarına karşı gelerek iyilik yapayım derken kötülük yapıyor ve insanların yaşama hakkını elinden alıyor.Doktorlara hiç güven(e)miyorum güvenmediģim için tedavi olmaya gidemiyorum.Midemde gastrit safra kesemde çamurlaşma var.Öyle kopyala yapıştır bilgilerle insan tedavi edilir mi ki? İnsanın bedenine,ruhuna dokunmadan tedavi ediyorlar. Ultrason-tahlil-ilaç-cerrah!!! Yüzünüze bile bakılmıyor ne yazık ki!!! İsterdim ki fakültelerde KADÎM TIP ve KUR’AN dersleri okutulsun. Modern diye adlandırılan insanlar robotlaşmış/makineleşmiş durumda, gülümsemekten ve konuşmaktan bihaber. Allah yardımcımız olsun diyemiyorum çünkü yeryüzünü imar görevini insana vermiş Allah biz yanlış işler yapıp Allahın düzeltmesini bekliyoruz.
    Velhasıl fıtrattan uzaklaşmanın sonuçları bu gördüğümüz manzaralar.Algılamadığını bile algılamıyor insanoğlu!!!!!….

    Yanıtla
  3. Seldağ
    Seldağ says:

    Dünya çapında tüm sağlık çalışanlarının ” EY INSANLIK YANLIŞ YAŞIYORUZ ” demesiyle değişebilir belki. Ben yinede umutluyum hocam çünkü yeryüzünde bu insanlar,bu sağlık Çalışanları var yoksa ben bu sayfaya yazıyor olmazdım.

    Yanıtla
  4. Mustafa Kale
    Mustafa Kale says:

    ALGI…: YERYÜZÜNDE VAR OLAN TÜM MEVCUT SİSİTEMLER İÇERİSİNDE DEĞİŞTİRİLMESİ OLANAKSIZ BİR TOPLUMSAL SORUN VE YANITI BULUNMAYAN BİR SORUDUR.ATOMU PARÇALAMAK… Kİ BAŞARILMAKTADIR, AMA ALGI BİR ATOM OLMADIĞI, MADDELEŞMİŞ BİR VARLIGA EVRİMLEŞTİRİLSE BİLE ELLE TUTULAMADIĞI GÖZLE GÖRÜLEMEDİĞİ İÇİN ÇÖZÜMSÜZDÜR. TIP’IN SORU VE SORUNLARINI ”ALGILAYACAK” BİLİM İNSANI PARMAKLARIMIZIN SAYISINI GEÇTİ Mİ ? EVET GEÇTİ…ÇOOOKKK OLDU GEÇELİ…ALGI DEĞİŞTİMİ HAYIRRR.DEĞİŞİRMİ ….SİZCEE…..!!!! ASPİRİN SANAYİSİNİN TIP ÜZERİNDEKİ ETKEN MADDESİ DEĞİŞİNCE ALGININ DA ÇÖZÜLMÜŞ FORMÜLÜNE ULAŞACAĞIMIZI SANIYORUM…..SAYGILARIMLA

    Yanıtla

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir