Ördek gagalı platipus meselesi

Bilim camiasında daha önce karşılaşılmamış bir canlının bulunması beklentisi düşüktür, ama bu canlının başka canlıların bileşimi olarak görülmesi ise fazlasıyla şaşırtıcıdır. Geçen hafta tanımlamaya çalıştığımız ördek gagalı memeli ise gerçektir, platipus olarak adlandırılır. “Gagalımemeligiller” (Ornithorhynchidae) familyasındandır. Avustralya ve Tasmanya nehirlerinde yaşar, ağzı ördek gagasına benzer, çok iyi yüzer, ayakları beş parmaklı, perdeli ve kanca tırnaklıdır, zehir bezleri de içerir. Vücudu tüylüdür, yani kürkü vardır, boyut olarak da erkekler dişilerden büyük olmakla birlikte tavşan boyutunu geçmez. Çok hızlı hareket edebilir, gece avlanır, daha çok omurgasız canlıları yutarak yanak içindeki keselerde biriktirir. Yapılan çalışmalar görmenin çok keskin olmadığını düşündürmüş, ama su içindeki elektrik değişikliklerini algılayabildiği gibi bulgulara da erişilmiştir. Bu saydığımız özellikler o kadar sıra dışıdır ki, rivayet, bu araştırmaların yapıldığı dönemde Uzak Doğuluların getirdiği ilk örnekler “kes-birleştir” sahtekarlık zannedilmiş, ama hayvanın gerçek olduğu sonradan kabul edilmiştir. Buna karşılık hala biyolojisinin detayları tamamen anlaşılamamıştır, özellikle yaşam alanı, ekolojisi konusunda sınırlı bilgiler vardır.

Resim http://www.zoopedi.com/wp-content/uploads/2015/12/ornitorenk.jpg adresinden alınmıştır.

Anatomi ve işlev birliktelikleri

Platipusu özel kılan sadece bu görünüşü değildir, temel anlamda memeli olmasına karşılık yavruyu doğumla değil, yumurtlayarak dünyaya getirir. Güçlü tırnaklarıyla ırmak kenarlarında kendine bir yuva kazar ve içini kuru otlarla döşer. Yuva toprak altında 6-9 metre derine uzanabilir.  Yumurta karmaşık bir yapı gösteren yuvada yaklaşık on gün sonra açılarak yavru henüz tam gelişmemiş biçimde ortaya çıkar. Beslenmesi uzun süre süt emmesine bağlıdır, platipusta meme başlarının olmamasına karşılık yavru sütü kanallardan doğrudan emer. Bu bölgedeki tüy yapısı yumurtanın anne üzerine yapışlık kalmasını da sağlar.

Dolayısıyla platipus, kendine kısmen benzer iki başka türle birlikte bileşik form özelliği gösteren sıra dışı bir canlıdır. Sorun da bu bileşik formun açıklanmasında yatar, “memeli, ama yumurtluyor”, “süt içeriği bazı proteinlerden yoksun, ama diğer memelilere çok benzer”, “gelişmiş beyin yapısı, ama beynin iki yarı küresini birleştiren corpus callosum yok”. Bu son özellik kangurularda da benzerdir, beyin kürelerini birleştiren yapı olmayan canlılar, bebeğin anne rahmine bağlanmasını sağlayan plasentadan da yoksundur. Dolayısıyla ya kangurudaki gibi erken doğum yapıp kesede büyütürler ya da platipus gibi yumurtlarlar. Bu ilişkiler yumağına bir diğer örnek ise alt çene gelişimi ve sinirlerin miyelin kılıfı arasındaki ilişkidir. Miyelin sinirin ileti hızını çok artıran kılıftır, ama çene de bununla birlikte ortaya çıkar. Çenesiz balıklarda sinir dokusunda miyelin kılıf yoktur, yavaş hareket ederler.

Açıklama başka bakış açısı gerektirir

Aslında ortada bir bilmece vardır ya da mevcut kimera (bileşik form) görünümlü canlı gerçek olduğuna göre, biyolojinin mantığının bizim düşündüğümüz gibi olmadığı ortaya çıkar. Dokular başka başka gelişerek kimera yaratabilme özelliğine sahiptir, ama biz canlıyı tek bir birim olarak algıladığımızdan hepsi aynı sepete girer, ayrılamaz hal alır. Bugün DNA temelli araştırmalar da bunun içinden çıkılmasına olanak sağlamaz, zira bütün dokularda aynı DNA olduğu varsayıldığından bulunanın dizilenmesi kolay olsa da tasnif edilmesi zordur.

Bu bileşik yapının psikolojiye nasıl yansıdığı ise tamamen ayrı bir tartışmadır ki, belki de tam da bundan, kuzuyu fazla sıkıştırırsanız içinden kaplan çıkabilir.

3 cevaplar
  1. Hakan Kizilay
    Hakan Kizilay says:

    Sayın Dizdar, Stanislav Lem’in ünlü “Solaris” kitabının konusu Platipus özelinde dünyada vücut bulmuş gözüküyor. Orada da Lem, kurguladığı gezegenin fizik, kozmoloji ve astrofizik disiplinlerine uygun davranmaması durumunda “bilim” tarafından açıklanamaması üzerinde durmuş. Çok güzel bir örnek.

    Yanıtla
  2. Ny
    Ny says:

    Istisnalar kaideyi bozmazmış platipusta demekki bir istisna tüylü ama yüzüyor gagalı ama suda yaşayan (balığımısı :-) ,,, ) memeli ama yumurtluyor , aklıma bir istisna daha geldi deniz atı erkeğinin doğurduğu tek canlı istisna olsada varlığı bir gerçeklik, platipus gibi, doğa bize bazanda öğrenmeyi sunuyor bana göre.Anlatacağımın bilimsel bir dayanağı yok belki
    kutsal kitaplar ilk insanın insanı öldürme olayı olarak anlatır konuyu kardesini öldüren Kabil cesedi ne yapacağını bilemez ve karganin toprağı eşelediğini ve ölen diğer kargayı toprağa gömdüğünü görünce oda aynını yapar .
    Kuranın oku emrinin sade sözlü okumak olduğunu düşünmüyorum doğayı okumak anlamaya çalışmak, incelemek insan olmanın temel ana özelliği olan merak etmek arastirmak incelemek , oku sözcüğünün hepsini barındırdığını düşünüyorum.
    Insanlığın bilimin gelişme ve ilerlemedeki en önemli unsurunun doğayı dünyayı hatta evreni incelemek (okumaktan gectiğini düşünüyorum) merak , takip arastirma sonucu birşeyler ürettiğini kanaatindeyim

    Yanıtla

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Hakan Kizilay için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir