Yaşadığımız dünyada biz de ister istemez çevrenin bir parçasıyız. Bu çevre içerisinde sadece bizim için faydalı unsurlar bulunmuyor, enfeksiyıon hastalıklarının nedeni olan mikroorganizmalarla aynı ortamı, hatta aynı vücudu paylaşıyoruz. Mikroplardan etkilenmememizin nedeni vücudumuzun bize sunduğu bağışıklık sistemimiz. Yeni doğan bir bebek, henüz dış dünyayla hiç tanışmamış olsa bile annesinden doğum öncesinde ve emzirme sırasında geçen bağışıklık molekülleri sayesinde ilk altı ay kendini koruyabiliyor. Dolayısıyla yaşamımız çevremizle doğal bir denge içerisinde sürüyor.
Ne var ki bağışıklık sistemimizin zaman zaman zayıflaması (örneğin viral enfeksiyon hastalıkları bağışıklık sistemimizi zayıflatan en önemli etkenlerden biridir) ya da hiç tanımadığı bir mikropla karşılaşması durumunda, hastalık tablosu daha ağır geçiyor. İşte aşılama programları, vücudun henüz karşılaşmadığı mikropların bağışıklık sistemine tanıtılması, böylelikle ileride gerçekten söz konusu mikropla karşılaşılması durumunda gereken savunma yanıtının hızlı ve etkin bir biçimde ortaya konması amacıyla yürütülüyor. Bugün için dünyada uygulanan aşı programları ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyor, burada belirleyici olan o ülkede sık görülen hastalıklar. Aşı teknolojisindeki gelişmeler sayesinde, artık birden fazla mikrop tipine karşı etkinlik gösteren aşılar geliştirilmesi de mümkün oldu.
Anne-babaların bilgisi kısıtlı
Enfeksiyon hastalıkları içerisinde pnomokok adlı bakteriler özel bir önem taşıyor. Çünkü pnömokoklar önlenebilir çocuk ölümlerinin başta gelen nedenlerinden biri. Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Haluk Çokuğraş’ın verdiği bilgilere göre dünyada her 30 saniyede bir çocuk pnömokokların neden olduğu hastalıklar sebebiyle hayatını kaybediyor. Zatürreeye bağlı ölümlerin en önemli nedeni pnömokoklar. Zatürree ülkemizde 1 ay – 5 yaş grubu ölüm nedenleri arasında yüzde 27 ile ilk sırada bulunmakta ve buna bağlı olarak yılda 7 bine yakın 5 yaş altı çocuğun hayatını kaybettiği tahmin edilmekte. Pnömokok menenjitine (beyin zarı iltihabı) yakalanan her 100 kişiden 15’i ölmekte, 27’sinde işitme kaybı, 11’inde ise kalıcı sakatlık oluşmakta. Menenjit ülkemizde 0-14 yaş çocuklarda beşinci sıradaki ölüm nedeni ve ülkemizdeki her dört bakteriyel menenjit vakasının birine pnömokoklar sebep olmakta.
Durum böyleyken, anne ve babaların pnömokok hastalıkları konusunda bilgileri özellikle ülkemizde hayli sınırlı. Dünyada anne-babaların yüzde 66’sı pnömokok hastalıkları hakkında bilgi sahibiyken, Türk anne babalarının sadece yüzde 8’i bu hastalıklardan haberdar. Buradan hareketle Türkiye’de çocuk sağlığı alanında önemli çalışmalar yapan beş dernek, halkın pnömokok hastalıkları hakkında bilinçlendirilmesini amaçlayan büyük bir kampanya için bir araya geldi. Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Derneği, Enfeksiyon Hastalıkları Derneği, Türkiye Milli Pediatri Derneği, Türk Pediatri Kurumu, Türkiye Özürlüler Eğitim ve Dayanışma Vakfı ’nın işbirliği ve Wyeth İlaçları’nın katkılarıyla gerçekleştirilen “Sen Kork, Pnömokok” adlı kampanya toplumun pnömokokların neden olduğu zatürre, menenjit, kan iltihabı, orta kulak iltihabı ve sinüzit gibi hastalıklar ve korunma yolları hakkında bilgilendirilmesini amaçlıyor.
Pnömokoklar aslında vücuda dışarıdan alınmıyor. Her on yetişkinden üçünün ve her iki çocuktan birinin burun boşluğunda hastalık oluşturmadan bulunuyor. Bakteri, öksürük ve hapşırıkla bulaşıyor. Pnömokokun sebep olduğu hastalıklar 2 yaşından küçük çocuklarda toplumun geneline oranla 10 kat daha sık görülüyor, dolayısıyla bu yaş grubunda tüm diğer gruplardan daha fazla ölüme sebep oluyor. Çocukların pnömokok hastalıklarından korunması için kuşkusuz ailelere önemli sorumluluklar düşüyor. Bunların başlıcalarını şu şekilde sıralamak mümkün: Bebekler ilk 6 ayda anne sütü ile beslenmeli, ileri yaşlarda da yeterli ve dengeli beslenmesine dikkat edilmeli. Çocuklara ellerini düzenli olarak su ve sabun ile yıkamaları öğretilmeli. Çocuklar solunumu olumsuz etkileyebilen ve hastalanma olasılığını artıran tozlu, sigara dumanlı ortamlardan uzak tutulmalı.
Aşılanarak korunmak mümkün
Ancak bu önlemlere ek olarak aşılamayı özellikle vurgulamamız lazım. Dünya Sağlık Örgütü’nün pnömokok hastalıklarından korunmada en etkili yöntemlerden biri olarak aşılamayı önermekte. Prof. Dr. Çokuğraş, 2 yaşından küçük çocuklarda da kullanılabilen konjuge pnömokok aşısı ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Pnömokok her geçen gün antibiyotiklere karşı daha fazla direnç kazandığından, pnömokok hastalıklarının tedavisi gittikçe zorlaşıyor. Bu da hastalığı önlemede aşılamanın önemine işaret ediyor. Konjüge pnömokok aşısı yaşamın 2. ayından itibaren kullanılabilen ve uzun süreli koruma sağlayan bir aşı. Anne babalar aşılama ile ilgili detaylı bilgi almak için kuşkusuz öncelikle hekimlerine danışmalı. Ancak çocuklarını ancak hasta olduklarında doktora götüren anne ve babalar bu kampanya dahilinde hizmete girmiş olan 0 8002114545 nolu danışma hattından ve www.pnomokok.com internet sitesinden pnömokok hastalıkları ve korunma yöntemleri ile ilgili ücretsiz bilgi alabilirler.