Geçtiğimiz hafta Romatoloji Eğitim ve Araştırma Derneği tarafından düzenlenen 11.Ulusal Romatoloji Kongresi gerçekleştirildi. Dernek başkanı Prof. Dr. Hasan Yazıcı’nın vurguladığı gibi romatoloji tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yeni bir branş. İnsanların yüzde yarımı ilgilendiren ve öldürücü de olabilen bu hastalık grubu konusundaki bilgiler henüz yeni oluşmakta. Eski Mısır mumyalarında bu hastalığın olmaması, hastalığın son yıllarda ortaya çıktığını gösteriyor. Ancak Kuzey Amerika’da ortaya çıkarılan iskeletlerde rastlanması bu düşünceyi değiştiriyor. Hastalığın kesin nedeni bilinmiyor, hastalarda saptanan bağışıklık sistami hataları bazen hastalığın ortaya çıkmasından 10 yıl önce de saptanabiliyor. Romatizmal hastalıklar olarak adlandırılan tablolar geçen yüzyılın sonunda iki taneyken, 1970’lerde 110, şimdilerde 250’ye varmış. Ne var ki ülkemizde romatolog sayısı 200 civarında, bunlar da daha çok büyük şehirlerde bulunuyor. Hiç romatolog bulunmayan iller var, hastaların bekleme süreleri diğer branşlara göre daha uzun oluyor.
Hastalık genç kadınlarda daha sık
Basın toplantısında konuşan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr Vedat Hamuryudan’ın verdiği bilgilere göre romatoid artrit esasında iltihaplı romatizmal hastalıklar olarak bilinen hastalık grubunun sadece bir tanesi. Halk arasında gerçek anlamda romatizma olarak biliniyor. Daha çok eklemleri tutuyor, ama kanda da iltihaplanma olduğundan eklem dışı organ belirtileri de var. Rahatsızlık bir ömür devam edebiliyor, zaman içinde eklem hasarı da yapabiliyor ve en önemlisi işgücü kaybına neden oluyor. Türkiye’de binde 3.36 görülüyor, daha çok kadınlarda görülüyor, 20-30 yaşları etkiliyor. On yıl içinde hastaların yüzde 30’u çalışamaz hale geliyor, yüzde 50sinde şekil bozuklukları meydana geliyor. Tablo aslında sistemik (vücudun bütününü etkileyen) bir hastalık, yorgun kalkıyorsunuz ve tutulan eklemlerinizi hareket ettiremiyorsunuz. Yıllar sonra kalıcı hasar gelişimi ve şekil bozuklukları oluyor, ancak erken dönemde yakalamak çok önemli, çünkü şekil bozuklukları zaman içinde daha ağırlaşıyor. Hastalığın erken döneminde iltihap ön planda, zaman içinde fonksiyon kaybı ön plana geçiyor. Buna karşılık hastalığa erken ve doğru tanı konulabilirse durdurmak mümkün olabiliyor. Hastalarla sıkı bir işbirliği önemli, tedaviyi ona göre ayarlamak lazım. Bağışıklık sistemi üzerine etki eden ileri teknoloji ürünü ilaçlar kullanılınca dramatik tablonun daha iyi hale geldiğini görülüyor.
Yeni kuşak ilaçlar tedavide daha etkili
Almanya Charite Hastanesi uzmanlarından Prof. Dr. Gerd Burmester ise hastalığın ekonomik yükünün Avrupa ülkelerinde kişi başına yaklaşık 15 bin Euro’ya kadar çıktığını belirtiyor. Söz konusu ekonomik yük özellikle işgücü kaybı anlamına geliyor. Bu nedenle hastalığın erken tanı ve tedavisi daha büyük önem kazanıyor. Hastalık ataklar halinde seyrediyor ve zaman zaman aktivitesi arttığında ciddi sıkıntı yaratıyor. Romatoid artrit hastalarında kalp hastalığı ve bağışıklık sistemi kanseri (lenfoma) riski de daha yüksek. Eğer hasta iyi tedavi edilirse, riskleri de azalıyor.
Hastalar belirtilerin başlamasından yaklaşık 3 yıl içerisinde tanı alıyorlar. Hastayı ilk gören genellikle genel pratisyenler ve bu nedenle hastalığa çok hakim değiller. Başlangıçta daha çok ağrı ortaya çıkıyor. Hastaların çoğu hayatlarının kontrolünün hastalığın eline geçtiğini düşünüyorlar. Prof.Dr. Hasan Yazıcı romatoid artrit hastalarının üçte birinin 10 yıl içinde çalışamaz hale geldiğini ve yarısında 25 yıl içinde engellilik geliştiğini araştırmaların gösterdiğini belirtiyor. Bütün bunlara karşılık günümüzde hastalığın tedavisinde çok etkili yeni ilaçlar var. Esas sorun romatoid artrit tanısını en erken evrede koymak.