Algı konusunda yazmaya başlarken amacım belirttiğim gibi “günlük yaşamda yerleşmiş olan algının” nedenlerinin irdelenmesiydi. Ancak renklerin algıdaki önemini örneklemek amacıyla verdiğim referandumdaki seçeneklere çok fazla yorum geldi. Bu yazının amacı ise referandumun neden öyle ya da böyle sonuçlandığı, seçmenin kararının politik yorumu gibi çıkarımlar değildir. Yazının amacı 16 Nisan Anayasa Değişikliği Referandumu gibi “iki seçeneğe indirgenmiş” karar bildirimlerinde renk kullanımının zorluğunu, daha doğrusu olanaksızlığını tartışmaktır.
Hepimiz oy verme yaşımıza gelene dek renklerin belli sembolik anlamlarını ister istemez öğreniriz. Örneğin kırmızı hararet, kızgınlık, aşk, (bizim ülkemiz için) bayrak gibi kavramları kodlar. Yeşil doğa, olumluluk, çevrecilik gibi kavramların kodudur. Ama herkesin günlük yaşamında karşılaştığı trafik lambalarını alırsanız yeşil “geç” (olumlu), kırmızı “dur” (olumsuz) anlamını kazanır. Mavi özgürlük, sınırsızlık gibi kavramları çağrıştırır. Beyaz ise temizlik, yenilenme, barış gibi kavramların kodlamalarında kullanılmıştır. Renkler farklı kültürlerde farklı çağrışımlar da yapabilir. Kahverengi ise bir yandan toprak, beri yandan çamur ya da kirlenme çağrıştırır (deterjan reklamları da “kirlenmek güzeldir” sloganını toprağa bulanma, çamurlanma anlamında verirler). Dolayısıyla evet / hayır seçiminin aslında renklerle kodlanması çok zordur.
Renkle ifadenin sorunları
Referandumda renk kodlamasının bir başka sorunu ise siyasetteki tarafların amblem renklerini içermemek durumunda olmasıdır. Bu birkaç nedenle olabilir; birincisi amblemler birden fazla renkten oluşabilir, ikincisi amblem oy pusulasının renkleriyle örtüştürülmeye çalışılırsa sorun çıkabilir. Normal seçim pusulalarında partilerin amblemleri kullanılır, hangi sırada olacakları da kurayla belirlenir. Buna karşılık başka ülkelerin seçimlerinde bileşik pusula yerine her partinin ayrı pusuları olması, seçmenin de bu pusulalardan birini zarfa koyması gibi bir yöntem de uygulanıyor görünmektedir.
Renk kodu vatandaşların okuma yazma bilmemeleri durumunda kolaylık sağlar görünmektedir. Vatandaş Evet’in beyaz, Hayır’ın kahverengi ile temsil edildiğini bilirse hata yapma olasılığı azalır, ama tamamen ortadan kalkmaz. Nitekim yurtdışında yaşayan bir okurumuzdan gelen yorum, mührü basarken kahverengi amaçlansa bile beyazın tercih edilebileceğini anlatmaktadır. Seçim görevlileri yeni pusula verilmesinin de mümkün olmadığını söyleyince oy ek mühürlerle geçersizliğe sürüklenmiştir.
Kararı renk ya da simgeye indirgemenin sorunları
Tercihin renge indirgenmesi zaten bir sorunsa, bu durumda pusula tek renk olmalı, karar yazılı bildirilen seçeneklere işaretlenmelidir. Ama okuma yazma bilmeyenlerin sayısı fazlaysa, tercih bildirimindeki hata yine yükselecektir. İşin ilginç yanı, konu üzerinde öğrencilerle de tartıştık, yazı kullanılmaması durumunda tek renk üzerine tartışmasız bir Evet / Hayır ifadesini verebilecek simge, emoji (telefonlarda kullanılan yüz ifadeleri) vb. bulunmamaktadır. En iyi öneri elin başparmağının yukarı ya da aşağı baktığı durum olarak bildirilmiştir, ama iki uçlu bir pusulada hangisinin olumlu, hangisinin olumsuz olacağı nokta simetrisi nedeniyle saptanamaz görünmektedir.
Bu teknik analizi önceki örneklerle karşılaştıralım, 1982 Anayasası’nın oylanmasına ben katılmadım, beyaz ve mavi iki rengin ayrı ayrı kağıtlar üzerinde kullanıldığı, zarfa sadece birinin konduğu (yani seçeneklerden birinin seçilmesi ve mühürlenmesi) yakın zamanda okuduğum bir kaynakta yazıyor (katılanlar teyit etsin). Birleşik Krallık’ın “Avrupa Birliği’nde kalma ya da kalmam kararını” aldığı Brexit Referandumu’nun oy pusulalarının rengini ise çok aradım, bulamadım. Sonunda bir oy pusulası örneğini buldum, yukarıda göreceğiniz üzere renk yoktu, kararlar bildirilmiş ve işaretlenmesi için bir kutucuk konulmuştu.
Evet / Hayır yanıtlarının aynı kağıda basılmış renklerle ifadeleri bu saydığım nedenlerle olanaksız görünmektedir. Seçimi planlayan ve yürüten kurum (bizde Yüksek Seçim Kurulu) en azından renk seçimini neden öyle kurguladığını açıklamalıdır (tamamen bilimsel merak). Çünkü bu açıklama da çok zordur, sosyolog, reklamcı, psikolog gibi konuyla alakalı olabilecek pek çok meslek alanının görüş birliğini gerektirir.