Geçen haftalardaki yazıların ardından şimdi durumdaki anormallikleri değerlendirelim. Nüfusu bir milyarın çok üzerinde olan Çin salgının çıkış noktası olmakla birlikte salgını çok kolay bertaraf etmiştir. Düşününüz ki bir salgın çıkacak, okyanustaki ada devletlerine ya da Afrika’nın ortasına dek yayılacak (ya da yayıldığı kabul edilecek), ama bir buçuk milyar nüfusu olan Çin’de Wuhan dışında bir şey olmayacak, birinci mantık dışı durum budur.
İkinci mantık dışı durum ise Kuzey Avrupa ve kısmen İngiltere’yi saymazsak bütün devletlerin ortaya çıkan olağanüstü durumu neredeyse sorunsuz kabullenmiş olmalarıdır. Bu kabullenmelerin bir kısmının haklı nedeni vardır, ama herkesin kabullendiği bir felaket senaryosu, olayın şiddetinden çok senaryonun başarılı kurgusunu anlatır.
Virüs el yapımı da olsa gerçektir, ama dünyadaki durumun anlık görüntülenmesini sağlayan Worldometer’e bilgilerin nasıl bu kadar çabuk ve kimler tarafından aktarıldığı, başka bir deyişle linklerin ne zamandan beri bağlı olduğu bilinmemektedir. Worldometer göründüğü kadarıyla yaklaşık on yıl (kuş gribi salgını öncesi) önce aktive edilmiştir. Şirket bilgileri bilinmemektedir, Çin merkezli ve çalışan sayısı onun altında olan bir kuruluş olarak görünmektedir.
Bütün bu olan bitenin ilaç ve aşı şirketlerinin kazanmasıyla sonuçlanacağı düşüncesi ise sadece başlangıçta geçerlidir, ama daha pandemi ilanının birinci ayında boşa düşer. Evet, yoğun bakım ünitelerinden tutun, eldeki imkanlarla tedavi girişimlerine kadar zaten büyük bir ekonomik döngü ortaya çıkmıştır. İlginç olan, sigorta şirketleri de “mücbir neden” (sağlık poliçelerinin geçersiz olmasına neden olacak beklenmeyen durum) sayabilecekleri salgını çok kısa sürede poliçe kapsamına alırlar. Bu aslında çok büyük bir risktir, ama beri yandan ekonomik döngünün girdisi de aynı sigorta sistemidir.
Kontesi kim öptü?
İşin ekonomik, iletişim ve yönetim biçimi dikkate alındığında pandemi kontrollü kriz modelini çağrıştırır, yani bir cins oyun teorisi olarak görünür. Biz ne kadar birbirinden bağımsız binlerce şirket ve kurum olduğunu düşünsek de dünya finans sistemi, medya döngüsü ve yönetim birimleri toplam üç-beş yumaktan oluşur. Ancak bu yumaklar da birbirinden tamamen ayrışık değildir, sigorta sisteminin birikiminin ucu medya finansmanına, medya angajmanlarının ucu banka yapılanmalarına, bankaların ucu hayalet bankalara ve yine Dünya Bankası üzerinden Dünya Sağlık Örgütü ya da virüs-pandemi araştırmalarına bağlanmaktadır.
Bu şu anlama gelir, iyi örgütlenmiş on, bilemediniz elli karar verici (biraz özveriyle) böyle bir küresel döngünün ortaya çıkarılması ve yönetilmesi için yeterli görünmektedir. Burada “biraz özverinin” manası kendilerinin de durumdan kısmen etkilenmelerini göze almalarıdır. Medya kontrolü olduğu sürece, ki ana veri kaynağı garip biçimde sadece Worldometer’dir, bu iletişim çağında bile sağır ve dilsiz hale gelmek tahmin edilenden çok daha basittir. Yanıtlanması gereken soru bunların kimler olduğu değil “küresel eylemin nedenidir”.
Neden?
İşte bu konu hala tamamen tartışmalıdır. Komplo teorisyenlerinin savlarının bir kısmı mantıklı, ama önemli bir kısmı da mantıksızdır. Nitekim komplo skalası dünyanın düzeninin bir zümre lehine değiştirileceğinden tutun, küresel iklim felaketinin virüs bahanesiyle yavaşlatılmasına kadar zıt kutuplarda değişkenlik gösterir. Bu durum bir yerde bir trafik sıkışıklığının nedensiz oluşması ve açılmasına benzer. İleride kesin bir kaza göreceğimize ne kadar inandırılmak istesek de, “pandemi bitmesini istedikleri zaman bitecek” dememizin gerekçesi budur. Amaç para, düzen, kutup gibi komplo kavramlarından çok daha basit görünmektedir; geçmişe özlem, yani sadece nostalji.