Modern zamanlar hayatımızı biçimlendirirken, çoğumuzun bilmediği, ama etkisi altına girdiği yeni kavramlar da üretir. Önemli yeni kavramlardan “yerel” olanına kümelenme (clustering), genel olanına ise yumak oluşturma (conglomerate) adı verilmektedir. Ancak aslında öyle bir sistem kurulur ki, kümeleşmeler yumakların birbirine sarılmalarını sağlayan dinamikleri oluşturur.
Önce kümeleşmeden başlayalım, çoğumuz buna ilkokuldaki küme çalışmalarından aşinadır. Bir sınıf içerisinde birbirinden farklı bireyler vardır, ders çalışmanın bireysellikten kümeye dönüştürülmesi kendi içinde yeni bir çalışma disiplinini ortaya çıkarır. Kümeleşmede her öğrenci evinde yine yalnız çalışır, ama mesele aktarmaya geldiğinde kümelerin sunum yapması beklenir. Eğer öğretmen sınıfı iyi gözlemler ve çalışkan olanları ortalama olanlarla aynı kümelerde buluşturmayı başarırsa, bu bir yandan kendi içinde öğretmenin elini rahatlatan, ama beri yandan da rekabeti genel olarak artıran biraz yarışmacı bir ortamdır. Her küme dönem çalışmalarını birey olarak değil, grup olarak sergiler, böylelikle en azından aktarımda yenilikçilik ortaya çıkar. Mesela konu güneş sistemi olsun, siz bunu yalın bir biçimde “dönüyor” tarzında aktarabilirsiniz, alternatifleri tahtaya çizmek, hatta zemine çizip küme arkadaşlarınızı gezegene dönüştürmek de olabilir.
Kümeleşme yenilikçi düşünceyi destekler
Yenilikçi düşünce ister istemez rekabeti beraberinde taşır, ama mesele ürün çıkarmak olduğunda bunun modern zamandaki karşılığı artık üniversiteler değildir. Üniversite bir yerde hantal kalmıştır, siz de aynı bünyede maddi kazanca da açık KOSGEB olarak adlandırılan (Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı) birimleri kurarsınız. Burada fonlama genellikle merkezden (mesela TÜBİTAK) yapılır, ama kazanç söz konusu olursa (patent ya da uygulama) kısmen üniversite kısmen de bunu ortaya çıkaranlar arasında paylaştırılır. Sanayi ölçeğinde baktığınızda ise kümeleşmelerin esası “organize sanayi” olarak adlandırılan bölgelerdir. Organize sanayi genellikle aynı amaca yönelik işin farklı bileşenlerini gerçekleştiren firmalardan oluşur. Bir makine imal edilecekse şirketlerden biri piston, diğeri conta gibi detay bileşenlere yoğunlaşır, ortaya çıkan ihtiyaçları birbirlerinden “özel” taleplerle ederek karşılar. Ana firmalar genellikle üretimi zor bileşeni üstlenir; vana, valf gibi zorunlu ama seri üretimi kısıtlı parçaları diğer firmalardan temin eder.
Bir kümeleşeme örneği olarak Silikon Vadisi
Kümelenmeler sadece basit işleri yapmaz, ilaç geliştirme, ağır sanayi ekipmanları üretme gibi teknik ve ardışık detay isteyen işler de kümelerle çözülür. Amerika Birleşik Devletleri Silikon Vadisi olarak adlandırılan bölge bilgisayar üretimine ilişkin esas elemanı, yani silikon temelli mikroişlemcileri üretir. Bunların geliştirilmesine yönelik Ar-Ge firmaları da bölgede birbiri ardına ortaya çıkmaya başlar, “start-up” firma denen şeyler bunları. Ama kütle üretimi bir süre sonra sınırları aşar; işin montaj gibi emek ağırlıklı kısımları emek ucuz ülkelere aktarılarak maliyetler düşürülür. Günümüzde kümelenmelerin vardığı nokta bir işin bütününü bir yerde yapılmaması üzerine kuruludur. Örneğin bir aşı üretilecekse bunun temel hammaddesi esas merkezde, bileşeni başka ülkede ve birleştirilip kutulanması da üçüncü bir ülkede yapılmaktadır. Bu koşulları gerek siyasi gerekse ekonomik olarak olanaklı kılan ülkeler “ılıman” iklimleri nedeniyle yabancı sermayenin akışını kendilerine çevirebilir.
Kümelenmeler bu nedenle önemlidir, artı değer yaratmak açısından başarılı ortamlar yaratır, ama iş ister istemez bir sonraki aşamayı, yani yumak oluşturmayı da başlatacaktır.