Geçen hafta örnekleriyle anlatmaya çalıştığımız üzere, kişisel iflasın telafisi vardır. İflas ettiğini kavrayan kendini biraz geri çeker, açığını kapatana kadar ek gayret gösterir, sonunda er ya da geç durumunu toparlar. Bu süre bazen kısa, ama genellikle uzundur, o nedenle tevekkül esastır. Buna karşılık iflasın bir diğer biçimi olan dostluk iflaslarının genellikle telafisi olmaz. Dostluk uzun süreli güvene dayanan bir ilişki biçimidir, insanlar iyi ve kötü günlerini birbirleriyle paylaşır, neşelerini pekiştirir, dertlerini azaltır.
Aslında beklentisiz olan bu ilişki türünün iflasla sonuçlanması mümkün değildir, iş ki işin içine başka bir iş girmesin. Dostlukların iflası genellikle aynı hedefe odaklanan iki kişiden birinin amacına erişmesiyle başlar, tahmin edeceğiniz üzere bu daha çok bir gönül ilişkisidir. Aynı kişiye iki arkadaş birden sevdalanırsa, sonuç birinden birinin yaralanması, az zaman uz zaman, dostluğun iflasıdır. “Arkadaşımın aşkısın” bunu anlatır, iflas durumu çocukluk arkadaşlıkları için bile risktir, bir Türker İnanoğlu filmidir (*).
Dostluk iflasının ticari biçimi
Dostluk iflaslarının bendeki örneği ise biraz daha farklı, dostluğun iş ortaklığına taşınmasıyla tükendiği hazin bir tablodur. Olay yıllar önce ek gelir olsun diye çalıştığım yayın kuruluşundaki bir diğer meslektaşımın bana ortaklık teklifiyle başlar. Her alanda ilk olmak avantaj getirir; o sıralarda eksik olan o alandaki teklifin ondaki karşılığı, sonradan anladığım kadarıyla, para olsa da bende sadece işadamı rolünü oynamaktı. Reklamlardaki gibi bir uçaktan diğerine aktarma yapacak, toplantılar düzenleyip akşam yorgun, ama gururlu evime koşacaktım.
Amaç bir şekilde gerçekleşti, hisselerin yarısını devraldım, birkaç projeden biri kabul edildi. Böylelikle “iş almış” hale geldik. Yazılı materyali hazırladım, yüzlerce dosya, fotokopicide çoğaltıp paketledim. Araştırma Türkiye’nin en az beş bölgesinde yürütülecekti. Konunun esasları ve dosyaların nasıl doldurulması gerektiğini ben anlatacaktım, o da zamanı gelince kontrol turlarını gerçekleştirecekti. Yoğun bir süreç olduğunu çok iyi hatırlıyorum, bazen dört saat uyumak için eve gelip, erkesi sabahki uçakla bir başka şehre gittiğim olurdu. Anlaşmayı yaptığımız firma memnundu, parti parti ödemeler başlamıştı. Ortağım kendi yazı çizi işini bırakmıştı, artık bu işten gelen parayla geçiniyordu. Ben hiç para almasam da halimden çok memnun, aylarca devam eden bu dönemin arkasından bir gün dedim ki; “para yattığına göre bana bir yüz dolar verirsen çerçeveleyip duvara asacağım”.
İş başka dostluk başka
Zihnimde kurduğum bütün algı, o zamanın parasıyla olasılıkla üç yüz lira edecek bu taleple parçalandı. Taksim’de buluştuk, ilk sözü “vergiler çok ağır, para yok” oldu. İkinci sözü de ortaklığın sonlandırılmasıydı, hisseleri şimdilik babası devralacaktı. Derken araya hatırını kıramayacağım, sözünden çıkamayacağım kişiler girdi. Fahri Ağabey “ortaklıklar para yokken çok iyi gider, mesele para olduğunda da ortaklığı sürdürmektir; bu işten artık hayır gelmez, makul bir rakam al ve çık” dedi. İlk diz üstü bilgisayarımı aldıracak bir rakamla olaydan çıktım.
Geriye dönüp baktığımda ortağımın bu talebi olasılıkla en isabetli durum olmuştu. Bana göstermelik bir yüz dolar verseydi, ben iki yıl daha bir şey sormadan devam ederdim. Hayatımda yaşadığım en büyük hayal kırıklığı olduğunu söyleyebilirim. Üzüntüsü baki kalsa da sonraki buluşmamız onun düğünündeydi, “iş başka dostluk başka” dedim, mutluluklar diledim. İflasa durmuş dostluğu ne kadar kurtardı bilmem.
Bu kez de ders açıktı, benden iş adamı çıkmayacaktı. Yakın dostlukları iş için asla kullanmamayı da o zaman öğrendim; dostluk iflasının telafisi yoktu.
(*): Arkadaşımın Aşkısın / Kan Kardeşlim (1968): Orhan, Ahmet ve Selma birlikte büyüyen üç gençtir. Çocuklukları beraber geçen üç arkadaşın duyguları büyüdükçe farklılık göstermeye başlar. Ahmet ve Selma uzun zamandır birbirlerine aşıktır. Ahmet artık duygularını söylemeye karar verdiği sırada tahmin edemeyeceği bir durumla karşı karşıya kalır. Orhan, Ahmet’e Selma’dan hoşlandığını söylediğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.