Geçen hafta sözü bıraktığımız yerden devam edersek, etimoloji çok eğlencelidir, insan zaaflarının da göstergesi haline gelebilir, çünkü kelimeler zamanla anlam kaymalarıyla bambaşka biçimler ya da argo deyimler de doğurabilir. Bunlardan iyi bilineni “deveye diken, insana s.ken” deyimidir. Deyim bu haliyle devenin diken yemeyi sevdiğini, insanın ise argo tabirle “s.ken” olarak ifade edilen “bir işi zorla yaptırmaktan hoşlanır” durumunu anlatır. Diken ister istemez deve dikeni denen bir bitkiyi çağrıştırır ve hayvanın dikenli olsa bile bunu yemekten mutluluk duyduğu varsayımına dayanır. Deyimin argo hali kısmen gerçeği yansıttığından ya da zorlamanın bahanesi olduğundan olasılıkla daha fazla kabul görmüştür.
Bize göre ise durum farklıdır, deve çölde çok iyi koşabilse bile, bacak yapısı nedeniyle, hele hele yüklenmişse ayağa kalkmakta çok zorlanacağından kalkmasına, yani dikilmesine yardım eden birilerinin olması gerekliliktir. “S.ken” kelimesi ise olasılıkla sühan kelimesinden çıkar, bu da söz (kelam) anlamına gelir ve deyimi başka anlama sürükler.
Kaynağı bilinmeyen sözcükler
Etimolojinin keyifli yanı da köklerin aslında ne olduğunu saptamaya çalışmaktır. Ne var ki istediğiniz sözlüğü tarayın, anlamı çok iyi bilinen pek çok kelime için köken bulmak neredeyse imkansızdır. Örneğin insanda uyluk kelimesinin Latince adı femur kelimesinin kökeni bilinmemektedir, bir kaynak mimari ile ilgili bir terim olduğu varsayımında bulunur. Buna karşılık üst kol kemiği olan humerus “omuz” olarak karşılık bulan Yunanca “omos” kelimesine atfedilir ki çok hatalı bir yaklaşım değildir. Tıpta kullanılan anatomik terimlerin Latince ya da Yunanca karşılıklarının ne olduğu konusunda yazılmış makale kıstlıdır, ama tümden de yok değildir. Ne var ki bunlar da genellikle bilineni anlatır, trapeze benzeyen kasa “trapezoid”, dört başlı kasa “quadriceps” denmesi gibi adlandırmalar anatominin sistemik uygulama haline geldiği 1600’lere dayandırılır. Mesele kaslar olduğunda kasın işlevi, biçimi, yapıştığı yerler adlandırmada esas alındığından mantığa uygundur.
Anatomide kutsallık ve kehanet kavramı
Oysa günlük tıp dilinde kullanılan, neredeyse tıp dışındaki kişiler tarafından da bilinen çok fazla sözcüğün nereden kaynaklandığı açık değildir. Örneğin bel omurlarının hemen altında devam eden, ve kuyruk sokumuyla sonlanan bileşik kemik sakrum, kutsallıkla ilişkili bulunmuştur, adını buradan alır. Anlam konusunda bir görüş hemen önünde bebeğin gelişmesi, diğer görüş ise ahiret zamanı geldiğinde dirilişin bu kemikle başlayacağı biçimindedir. Aynı şey “batının açılmasının günah olması” nedeniyle iç organ adlandırılmaları için de geçerlidir. Örneğin karın içi organların üzerine, tıpkı eski zamanlarda televizyonun üzerine konan dantel gibi aşağı uzanan zar “omentum” adını alır, bunun karşılığı kehanettir. Biraz da derine gidereniz özellikle çok ciddi kararlar verilmesi gereken durumlarda hayvan kesilerek bu zarın durumuna bakıldığı şeklindeki karaciğer falı ile karşılaşırsınız, daha fazlasına erişilmesi mümkün olmaz. Bu bilgiler varsa bile Orta Çağ’da ortadan kaldırılmış ya da yazılı olarak aktarılmamıştır.
Lakin hayal gücünüz yine de yol gösterir. İşte gerçek eğlence de orada başlar, zira görünen odur ki, isimleri kim verdiyse aslında bize hep söylenen “kendi suretinde tezahür etti” saptamasını çağrıştırır.