Yapay zeka konusuyla başladığım yazının bir taziye mesajına dönüşeceğini doğrusu hiç beklemezdim. Bilindiği kadarıyla yetmiş altı kişinin yaşamını yitirdiği bir otel yangını, benzin döksen olmaz sanırsın, değil yapay zekanın, ortalama ahmaklığın bile fazla yakınında olmadığımızı açık açık gösteriverdi.
Orta halli bir ailede büyüdüğünüz zaman, bizim için kayak Yeşilçam filmlerinin romantizminin ya da Bond filmlerinin aksiyonun ötesine geçmez. Üniversite yıllarında uzaktan özenirdim ama Kartalkaya uzun süre günübirlik bir okul gezisinin acı hatırası olmaktan öteye geçmedi. Lakin o otelde kalmışlığım oldu desem yalan olmaz. Belki yirmi yıl önce, bir sevgili arkadaşımın basın kontenjanından oda ayarlayıp, gidiş gelişi de ara bir su kaynatan arabayla yaptığım, acep çocuk kayak öğrenebilir mi diye kendimi hevese kaptırdığım, fotoğrafları ve kısacık videosu çalınan bilgisayara binaen silinip gitmiş bir hatıra.
O kadar soğukta, üstelik dağın başında aklıma gelen son şey yine de yangın tertibatı olur desem yalan olmazdı. Dün sabah durak komşumla konuştuğumda olayın boyutu zaten bilinmiyordu. O bana gözaltına alınmalardan dem vurdu. Gariptir, bütün gün, karşılaştığım onca insana rağmen hiç konuşulmadı yangın konusu, sıradan bir olaydan öteye geçemedi.
Oysa akşamüstü başlıklara baktığımda, gecenin üçünü az geçe çıkan yangının orta çaplı bile değil, büyük bir felakete dönüştüğünü okuduğumda işin şekli değişti. Uzaktan bile olsa bana erişen kayıplar vardı, arkadaşlarımın çocukları ve belki de bilmediğim başkaları…
Zaten dediler, yayın yasağı getirdiler, ama yazmasan da olmaz.
Fi tarihinin iki gecelik Kartalkaya macerası, dört yaşındaki kızıma “seneye başlatırız, en az beş olmalı” diyen hocası…
Ancak bir uçak düşse yaşanacak kadar çok kayıp; yok yangın söndürme cihazı, odanın alarmı ya da olup olmadığı hala bilinmeyen tahliye merdivenleri, ruhsatı kimin verdiği, her neyse…
Bir yamacın dibinde tek başına duran bina, alt tarafı dıştan iliştirilecek demirden bir ek mekanizma, ne söylesen boş, ne desen saçma…
Tek teselli “bak zenginler de ağlarmış” sözünün bu kez denmemiş olması, bu 2025 sömestre tatilinin asla unutulmayacak faciası…
Rahmet ve sabır diliyorum.