Olasılıksızlık motivasyonu

Trompet ne kadar tutkuya dönüşse de bütün müzik aletleri gibi disiplinli bir çalışma ister. Bu disiplinin bir tarafında “size müzik mi zor, fizik mi zor, göstereceğim” diyen rahmetli müzik öğretmenimiz Fethi Cönk bulunur. Bize göre de elbette müzik daha zordu, ama buna rağmen, içimizde birkaç arkadaşımız müzik aleti çalma, konser verme ve hatta albüm çıkartma becerisine erişti. Bense trompeti aldığım 1982 yılında bu iş için hayli geçkinceydim. Tamam, fizik olarak eksiğim yoktu, ama ne nota okuma bilgisi ne de aletin çalma prensibinin ne olduğuna aldırmadan bir heves ikinci el bir trompet edindim.

Dolayısıyla ilkokulda mandolin ile başlayan serüven, güdük bir nota bilgisiyle artık trompete dönüştü. Ne var ki ortada hesap edemediğim bir sorun vardı, o da sesti. Geçen hafta anlattığım üzere, trompet gibi bir üflemeli müzik aletinde doğru sesi çıkartmak zordur, ama ses doğru olmasa bile bütün apartman tarafından duyulacak kadar şiddetlidir. Oysa mesela ney çalmaya gönül veren birinde durum farklıdır, neyden de sesi çıkartmak çok zordur, ama yanlış ses çıkarırsanız sizi pek kimse duymayacağından egzersizinize rahatlıkla devam edebilirsiniz. Üstelik trompette ses sorunu siz doğru ve güzel bir ses çıkarmayı başarsanız bile devam eder. Hocaların istedikleri patlayan ve parlak bir sestir, bu iyice çığlık havasına erişeceğinden daha güçlü üflenir, daha çok ses çıkar, belli saatten önce ve sonra egzersiz yapmak mümkün değildir.

Bir süre sonra ben de iyi kötü ses çıkarmayı öğrendim, ama nota okumada yaş engeli nedeniyle o kadar başarılı olamıyordum. Ses gerçekten yüksek ve patlamalı çıkıyordu, bu sorunu içi sünger kaplı bir koliye üfleyerek ve surdin denen ağızlık takarak kısmen çözdüm. Surdin sesi azaltıyordu, bu da üflemeyi zorlaştırıyordu. Derken her maymun iştahlı girişimimin başına gelen şey oldu, trompet de saha şartlarının uygun olmaması nedeniyle kutusuna kaldırıldı.  

Uykuya yatırılmış olan hevesin uyarılması için bir dört yıl geçmesi beklendi; ilk kez bir sevda arayışım karşılık bulmuştu, çok kısa bir tanışma ertesinde yazışarak iletişim kurduğum bir ilk aşk edinmiş oldum. Bugün çok uzak bir anı gibi gelse de, olasılıksızlık motivasyonunun ne olduğunu öğrendim. İlginç olan ben ders çalışmadan trompet çalışmaya, erken kalkmaktan ciddi spor yapmaya kadar bütün uğraşlar için gereken enerjiyi aynı güne sıkıştırabiliyordum. Her gün spor yapıyordum, bir gün koşu, bir gün ağırlık, kondisyonum çok ciddi artış gösterdi. Bu kadar yüksek bir enerji seviyesine erişmemin mantıklı tek açıklaması vardı, bende motivasyon yaratan kişi yurt dışındaydı. İki ay, sadece iki ay sonra gelecekti, spor, erircesine kilo verme, ders çalışma ve trompet işte bu kısa zaman diliminde başarılmalıydı. 

Sıra dışı algı seviyesine erişmenin mümkün olduğunu böylelikle anlamış oldum. Bu seviye için bir tarafta çok anlamlı bir amaç bulunmalı, diğer tarafta istek ve zaman olmalı, “yeterince zaman”, ve sonuncu bileşen de disiplin. Disiplin olağanüstünü başarma tutkusunu desteklediğinde bir kapalı döngü meydana getiriyor, siz bunun dışına çıkamadığınız için verim katlanarak artarken, trompet gibi alakasız alanlarda bile mucizeler yaratabiliyor. 

Aynı verimi bir daha yakaladım desem yalan olur, ama bir şeyin olabileceğini bilmek yeterli umudu beraberinde getiriyor. Hala trompete dönme düşüncem olabilir, belki de başka başka uğraşılar, artık sorun o zaman olmayan yeni engeli aşmakta, zaman yaratmak…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir