Engin Ardıç (1952 – 2023)
Okuru boldu, kalemi kıvrak, üslubu coşkundu; bazen can acıtmadığını da söyleyemem. Kendimi bildim bileli okurdum… Ta Nokta zamanlarıydı, Saraçhane’ye konulan Fatih heykelinin ata oturuş biçimine takmıştı, şahlanıp fırlamış bir atta dimdik oturabilmenin mümkün olmadığından başlayan hicvi, park aydınlatmalarının, Çinli asker şapkasına benzediğiyle devam etti; konuyu tarihi Türk – Çin dostluğuna bağlamıştı. Erken gazete turlarımın Sabah aşamasında ilk okuduğum köşe yazarıydı. Tamam, her görüşüne katılmazdım, ama üslubu keyif verirdi; genellikle dalga geçerdi, bazen de gerçekten inciticiydi; ama bir yazarı en çok da sizin gibi düşünmediği için okursunuz.
Aslında çok iyi eğitimliydi, ne var ki bu durumunu asla üslubuna kalkan olarak kullanmadı. Olaylara yaklaşımını en iyi köşe komşusu Melih Altınok anlattı (linkleri aşağıda). Nitekim hiç kimseye yaltaklanmadı, eleştirecekse eleştirdi, ama Ardıç Kuşu olsa gerek, repertuarı çok genişti. Benim özellikle güldüğüm eleştirileri de lümpen proletarya konusunda olanlardı: “İçinde bulunduğu toplumun kültürüne yabancı düşen, sözde bilgili tutum ve davranışlarıyla itici olan; mensup olduğu sınıfın insanlarından kendini üstün göstermeye çalışan, bu yolda itici tavır ve tutum sergileyen kimseler (TDK tanımı).”
Şehirde yaz vakti lastik terlikle dolaşanlardan ne kadar haz etmediyse, kendinin daha iyi bildiğini düşünüp diğerlerini küçümseyenlere de bir o kadar kızgındı; ben kefilim.
Bizde ölmüşün arkasından kötü konuşulmaz…
Bizde ölmüşün arkasından kötü konuşulmaz; o buna zaman zaman uymasa da kural yine de geçerlidir. Bizde övgü “aynı” olana değil, üsluba, ustalığa, istikrara dairdir; başka mahalleden olsa da bizden biliriz. Göç etti haberi geldiğinde çok şaşırmadım; zaten hiç tanımadım, ama kimi ne kadar tanıyıp da gitmiştim ki cenazelerine…
İlan edilen öğle namazında Barbaros Hayrettin Paşa Camii boştu. “Burada cenaze olacaktı, Engin Ardıç, yanlış mı geldim?” dedim, güvenlik görevlisi yanıt verdi “Hayır buradan kalkacak, ama ikindide olacakmış, Cumhurbaşkanı da katılacakmış.” Seçim trafiğinin nihai yorgunluğunda, sandık açılacak günün tam da akşamında, çok da tanıdığını sanmadığım bir köşe yazarına gösterdiği vefayı, örnek olsun diye bir kenara not ettim.
“Peki musalla taşı nerede?”, görevli öteyi gösterdi, “yeni kondu.”
Engin Ardıç anlaşılan o camiden uğurlanacak ilk kişiydi.
O halde onun üslubuyla bitirelim ki ruhu şad olsun…
O bize temaşa dolu bir dünya, biz de ona gıcır gıcır bir musalla verdik.
Turkuvaz Medya Grubu’na ve Sabah Gazetesi’ne ayrıca başsağlığı dileriz.
NOT: Öter ardıç kuşu 1831 yılında Alman ornitolog Christian Ludwig Brehm tarafından tanımlanmıştır. Cins ismi olan Turdus, ardıç kuşunun Latincesidir. Bilimsel adın ikinci bölümü ise Yunan mitolojisinde dili kesildikten sonra şakıyan bir kuşa dönüşen Atinalı prenses Filomela’den gelir. Grekçe philo- (seven) ve melos (şarkı) kelimelerinden üretilmiştir. Erkek bireylerin 100’den fazla müzikal dizi içeren repertuvarları olabilir. Bunların çoğu ebeveynlerinden ve komşu kuşlardan kopyalanır. Yapılan taklitler arasında telefon melodileri gibi insan yapısı sesler ve ayrıca ak yüzlü ıslıkçı ördek gibi egzotik olanlar da dahil olmak üzere evcil ve esaret altında olan hayvanların sesleri de vardır.
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/melihaltinok/2023/05/28/engin-ardic-gibisi-zor-gelir
https://www.sabah.com.tr/yazarlar/melihaltinok/2023/05/29/erdoganin-vefasi