Geçen hafta materyal biliminin polimer mantığından yola çıktık, bu kez doğal malzemelerle devam ediyoruz. Polimerler benzer molekülün birleştirilmesiyle elde edilen, istenen son ürün özellikleri geniş seçenekler sunan hammaddelerdir. Polimer bu özelliğinden ötürü belli şartlar altında kullanılır, koşulların uça kayması durumunda özelliklerini kaybederler. Doğal malzemelerde ise durum karmaşıktır. Bizim günlük yaşamda en çok kullandığımız doğal malzeme olan ahşap hafif ve darbelere ne kadar dayanıklı olsa da suyla ilişkisi iyi değildir, ıslanırsa şişer. Mermer için söz konusu olan damar kavramı ahşapta budak olarak ortaya çıkar; bu ağacın dallanma noktasıdır, geri kalanına göre çok daha serttir, işlenmeyi zorlaştırır.
Ahşabın genel sorunu: Dönmek
Yekpare düzgün ahşap yüzey elde etmek birkaç ağaç türü dışında pek mümkün olmaz, zira ahşap zamanla “işler” ve döner. Masif ahşap dendiğinde işleme özelliği olmayan “yıllanmış” ahşap uygundur, bu nedenle herkesin alamayacağı kadar pahalı mobilyaların üretiminde kullanılır, bunun işlenmesi ayrı bir sanat dalıdır. Tüfek kabzaları da aynı nedenle cevizden yapılır. Kaplama malzemesi olarak da özeldir, mesele parke olduğunda makbul olan tik ağacıdır, tik diğerlerinin aksine sudan da etkilenmediğinden tekne yapımında kullanılır.
Doğal malzemeleri damar, budak ya da dönmek gibi olumsuzluklarından arındırmak ise yine polimer mantığını, ama bu kez tam ters biçimde uygulanmasını güder. Yekpare büyük ahşap birimler dönemeyecek kadar küçük parçalara bölünerek bir ters bir yüz yapıştırılarak birleştirilir. Bu hobi niyetine kullanılabilecek en iyi ahşap malzemedir, ahşap panel adı verilir, kolaylıkla kesilip birleştirilir, ahşap kitap dolabı yapımında idealdir. Ama bunun daha ötesi de olanaklıdır, ahşap tozları da atılmaz ve kimyasalla yapıştırılarak birleştirilir.
MDF denen malzeme ne kadar ahşap olduğu tartışılsa da sağlamlık açısından son derece kullanışlıdır. Çoğu ahşap mutfak dolabı aslında bu malzemeden üretilir, genellikle dönemeyecek kadar ince bir katman ahşapla kaplanarak “ahşap” tanımlamasını alır. Ahşap yongaların birleştirilmesiyle elde edilen panolar inşaatta bölme ya da paravan olarak kullanılabilir, üstelik su çekmezler. Bu yaklaşımın en ucuz biçimi ise su ya da darbeye dayanıksız olan suntadır. Sunta kalite kalitedir, ama suyla karşılaşma olasılığı olan yerlerde hiç kullanılmaz. Bu dolaylı uygulamaların hepsinin ortak amacı ise dönme özelliği göstermeyen bir malzeme elde edilmesidir. Ahşap panellerde bu küçük parçaların “ters-yüz” yapıştırılmasıyla sağlanır, ama malzeme gerçekten ahşaptır. Diğerleri ahşap hammadde kullanılarak üretilmiş türevlerdir.
İnsanın fidandan ağaca dönüşümü
Benzetmeyi götüreceğimiz insanın ise ne kadar doğal bir malzeme olduğu artık tartışmalıdır. Birinin doğal sayılabilmesi için önce bilgi sahibi olması, diğer olasılıkları da öğrenmesi, daha sonra bunlardan bir senteze varması gerekir. Üstelik varılan sentez de zamana tabidir, bugünün geçerli durumu ve takınılan tavır, yarın için aynen sürmeyebilir.
Ama benzetmede hata yok görünmektedir, insan da bir fidanın ağaca dönüşmesi gibi ortam koşullarının da etkili olduğu bir süreçle büyümesini ve olgunlaşmasını sürdürür. Yine ağaç için söz konusu olduğu üzere, aslında sağı solu budanmayan her insan ulu bir çınar potansiyeli taşır.
Ama hükmeden budayıcı için sorun, fidanın kontrolden çıkmasıdır.