İlaç endüstrisindeki rakabet, sadece ilaç fiyatlarının gerilemesini sağlamadı, ilaç firmalarının sektörün geliştirilmesi konusundaki çabalarını güçlendirdi. Bugün için Türkiye’de ilaç iki ayrı sivil örgütle temsil edilmekte. İlaç Endüstrisi ve İşverenler Sendikası daha çok yerli ilaç şirketlerinden oluşuyor, sendikaya bağlı şirketlerin de çoğunun yabancı ortaklıkları ya da en azından lisans anlaşmaları bulunmakta. Buna karşılık Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği ise Ar-Ge’ye dayanan yabancı firmalardan oluşuyor. Ancak Türkiye’ye yapılan yatırım dikkate alındığında, önemli bir bölümünün ülkemizde üretim tesisi bulunmakta, ya da yerli ilaç fabrikalarına lisanslı üretim yaptırıyor. Bu durumda aslında ülkemizdeki (genel anlada dünyadaki) ilaç endüstrisinin yerli-yabancı diye ayrılmasının da aslında fiilen bir anlamı bulunmamakta. İlaçta en önemli unsur yüksek kaliteli ilaç üretiminin sağlanabilmesi. Ar-Ge ağırlıklı firmalar yeni ilaç geliştirilmesi konusundaki çalışmaların başlıcalarını yürütürken, geliştirdikleri ilaçların patent korumaları dolduğunda jenerik ürünler de piyasaya çıkabiliyor. Jenerik ürünler bileşim ve etki açısından orijinal ürünlerden farksız olmak durumunda, ancak Ar-Ge maliyetlerinden muaf olduklarından ilaç fiyatlarında düşüşü de beraberlerinde getiriyorlar. Bunun sonucunda rekabetin unsuru olarak yeni ilaçlar geliştirilmesi açısından da itici bir güç oluyorlar. Sağlıklı bir ilaç endüstrisinin her iki bileşeni de bünyesinde barındırması gerekiyor. Bu nedenle eşdeğer ilaçlar büyük bir önem taşıyor. Eşdeğer ilaç konusundaki detaylı bilgiyi www.esdegerilac.com adresinden alabilirsiniz.
Ülkemizde eşdeğer ilaçların pazar payı 2005 yılı rakamlarına göre kutu bazında yüzde 51, tutar bazında ise yüzde 35. 2006 yılı verileri dikkate alındığında ise 3.12 milyar YTL karşılığında 608 milyon kutu eşdeğer ilaç reçetelenmiş. Sağlık Bakanlığı eşdeğer ilaçların tüketiminin özendirilmesi ile ilaçta tasarrufu güçlendirebileceği görüşünde. Yapılan hesaplamalara göre 2005 yılı itibarıyla 775, 2006 yılı itibarıyla ise 797 milyon YTL tasarruf sağlandığı hesaplanmakta. Bu rakamların azımsanması elbette mümkün değil. eşdeğer ilaç kullanımının artırılması aslında ABD dahil bütün dünyada sağlık harcamalarının kontrol altına alınmasında büyük önem taşıyor ve ulusal politikaların bir parçası. Örneğin Portekiz 5 Şubat 2007 tarihinde aldığı bir kararla eşdeğer ilaç kullanımının özendirilmesini hedefliyor. İngiltere kolesterol düşürücü statin grubu ilaçlarda eşdeğerlerinin reçetelenmesiyle birlikte yılda 85 milyon sterlin tasarruf sağlanabileceğini tahmin ediyor. İsviçre ise geçtiğimiz yıl eşdeğer ilaçlar sayesinde 300 milyon İsviçre frankı tasarruf sağladı.
Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği’nin yıllık toplantısı İstanbul’da yapıldı
Avrupa Eşdeğer İlaç Birliği’nin (European Generic Medicines Association, EGA) 13. Yıllık Toplantısı da 14-16 Haziran 2007 tarihlerinde İstanbul’da yapıldı. EGA 900’ün üzerinde ilaç firmasını temsil eden ve yaklaşık yüz bin kişiye istihdam sağlayan bir kuruluş. Ar-Ge hariç ilaçla ilgili her alanda faaliyet gösteriyor. AB’nin ilaç politikalarına katkıda bulunuyor. Bu nedenle söz konusu toplantının ülkemizde düzenlenmesinin önemi çok büyük. Ülkemizde İEİS, Eczacıbaşı ve Nobel İlaç EGA’nın üyeleri. Biz toplantıyı izleyemesek de İEİS’in ilettiği dokümanlar sayesinde kapsamlı bilgi sahibi olduk. Toplantının açılışında söz alan İEİS Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, mevzuatla ilgili sorunların giderilmesi durumunda Türkiye’nin eşdeğer ilaç pazarında önemli bir yer sahibi olacağını ifade ederken son derece gerçekçi konuşuyor (hatta biz daha ileri gidip, Ar-Ge açısından da önemli gelişmeler kaydedebileceğimize inanıyoruz). EGA’nın 13. Yıllık Toplantısı’nda tartışılan görüşleri ileriki haftalarda dile getirmeye çalışacağız.
Mevzuat engelini aşmalıyız
Son söz olarak şunu vurgulamaya çalışalım; Türkiye ilaç endüstrisi açısından dünyanın pek çok ülkesinin ilerisinde yer almakta ve bu nedenle son derece avantajlı bir konuma sahip. Bu durumun en önemli nedeni kaliteli ilaç üretiminde yerli olsun, yabancı olsun çok iyi bir noktada bulunmamız. Öyle ki, ABD’nin dünya çapında otorite kurumu FDA bile örneğin başvuruda bulunan Mustafa Nevzat’ın ilaç üretimine kalite onayı veriyor. Öte yandan sektördeki firmaları temsil eden her iki kurum da gerek kalite, gerekse etik değerler konusunda işbirliği içindeler. Bu durumda sektörün gelişmesindeki en önemli yetersizlik mevzuat ve ağır işleyen bürokrasi olarak ön plana çıkıyor. Öyle ki yeni çıkacak orijinal ilaçlar ruhsat engeliyle bekletilip vatandaşın sağlığa erişimi engelleniyor, beri yanda eşdeğer ilaç konusunda da yapılacak önemli aşamalar geciktiriliyor.