Geçen hafta evrimin ip değil kurdele gibi olması olasılığından bahsetmiştik, bunun biyolojik mantığını açıklamaya çalışalım. Önce matematik örneğini verelim. İp, yani çizgi, noktaların birleşmesinden oluşur, dolayısıyla başlangıç bir nokta olmak zorundadır. Çizgi daha sonra eksen etrafında dönerek helezonlar oluşturabilir, yani çizgi aslında doğru olmak zorunda değildir. Ama sorun burada çıkmaz, sorun çizginin genleşememesindedir, evrim çeşitliliği açıklarken bu nedenle çatallanmaları kullanır, yani çizginin bir yerinde iki, daha sonra her birinden yeni çatallanmalarla ağaç dallarının ana gövdeden çıkması gibi hiyerarşik bir sistem gelişir. Çizgisel evrim düşüncesi bu ayrımların zaman içinde kaybolabileceğini kabullenir, doğal seçilimle bir soy tamamen sonlanabilir. Bugün dünyanın başlıca doğal tarih müzelerinde sergilenen dinozor iskeletleri düşüncenin yanlış olmadığını doğrular görünmektedir.
Kurdele ise en az iki iplikten oluşmak zorundadır, iki ipliğin varlığı ise çizgisel biçimden farklıdır. İpler birbirinden ayrıştıklarında daha geniş, yaklaştıklarında ise daha ince bir kurdele meydana getirirler. Bu durum bir soyun kurdelenin yerine göre genleşip daralabileceği, yani farklı biçim alabileceği düşüncesini doğurur. Kurdele de ip gibi çatallanmalar gösterebilir, ama çatallanmalar da kendi içinde genişleyip daralabileceğinden yine farklı formlar olarak görüneceklerdir. Ama bu model bir biçimin diğer biçime geçerken daha esnek olabileceği düşüncesini getirecektir. Biyolojik örnek olarak verelim, develer ve lamalar devegiller denen familyanın üyeleridir. Ama tarihçe olarak bakıldığında eski zaman ve yeni zaman develeri olarak ayrılırlar. Evrim düşüncesi bunların mutasyon ya da doğal seçilimle birbirlerine dönüştüğünü kabul ederken, kurdele modelinde ise dönüşme için ortamın değişmiş olması (kurdelenin genişlemesi ya da daralması) yeterli görünmektedir.
Yeni canlı iki kurdele kenarının biçimlenmesiyle gelişir
Bu düşünce biçiminin başka örnekleri var mıdır, elbette. Daha önce açıklamaya çalıştığımız “döllenmiş tek yumurtadan bir canlı geliştiği” düşüncesi aslında eksiktir. Döllenmiş yumurta gelişirken hücrelerin sayısal çoğalması, nihayetinde iki tabakanın ortaya çıkmasıyla bir sonraki evreye girer. Bu iki tabaka birbirinden farklıdır, her iki tabakanın başlangıçta farklı dolaşım sistemleri mevcuttur. İç tabaka olan endoderm yumurtanın sarısı olarak bildiğimiz bölgenin üzerinde damarlanarak gelişir. Bu aşamada yumurtanın sarısı biçimlendirici faktör olarak emilir. Bağlantı noktası ise daha sonra tamamen kapanarak ince bağırsakların ucundaki Meckel çıkmazını oluşturur. Oysa bu ilk dönemde dış tabaka olan ektodermin kendine ait bir dolaşımı bulunmamaktadır. Derken ikinci dolaşım sistemi ortaya çıkar, bu göbek bağının dolaşımıdır, kalıcı dolaşım sistemi bundan biçimlenirken aynı zamanda “vücutlanma” meydana gelir. Dış tabaka sırttan karına uzanarak iç tabakanın oluşturduğu sindirim tüpünü sarar, beynin etki göstereceği dokuyu, yani kas kütlesini meydana getirir.
En basit kurdele modeli: Likenler
Yukarıdaki açıklama bile kurdele modelinin çok daha uygun olduğunu gösterir, kurdelenin bir kenarını iç sistem, diğer kenarını dış sistem belirlerken, biçimdeki değişiklik kurdelenin genişlemesine bağlıdır. İki tabakalı sistem daha gelişmiş oldukları düşünülen canlıların tümü için standarttır, sadece kendi içinde uzunluk değişiklikleri gösterir. İki tabakadan meydana gelmenin en basit formu ise likenlerdir. Likenler ağaçlardan, kayalara nemin olduğu hemen her yerde yaşayabilir. Dış tabaka nemin emilmesinden sorumludur, iç tabaka ise güneş ışınlarının enerjisini tutar. Dış tabaka likenlerde de içeriye uçlar gönderir. İşin ilginç yanı bu bağlantı noktalarında da ara-geçirici molekül aynen beyin-kas geçişlerinden olduğu üzere asetil kolindir.