Eyleme dönüşmeyen düşünce yok olur

İnsanlık tarihi önce doğrudan eyleme dönüşemeyen fikri çalışmaların kurduğu zeminde yükselmeye başlar. Aritmetik ya da geometri tamamen fikri biçimde tezahür eder. İnsanın diğer pek çok canlıdan daha fazla bir farkındalık ve anlamlandırma becerisi vardır. Oysa yeryüzünde koloniler biçiminde yaşayan olağanüstü ahenkli ve organize bir var oluş hali gösteren başka canlılar da vardır. Arı ya da karınca kolonileri insandan çok daha ileri bir yasalar sistematiğini çok daha büyük bir beceriyle uygular. İnsanın ayrıcalığı ise var olanın ya da kendi bedeni faaliyetiyle ürettiğinden faydalanmanın ötesinde mevcut olanın sunduğu ham halleri saflaştırıp kendi yarattığı karmaşıklığa da taşıyabilmesidir. İnsan topraktan metali arıtabilir, buna bambaşka işlere olanak sağlayacak biçimde biçimlendirebilir. Fikri dalgalanmalarının ivmesi, içine düştüğü doğanın ilkelerini fark etmesini sağladığında karmaşık işlevler yaratan makineler de tasarlayabilir.

Buraya kadar olan irdelemenin özeti fikrin eyleme dökülmesinin önemine vurgu yapar, özetle fikir eylem haline dönüşmezse boşluk halindedir. Bu fikir tasarımları ve uygulamalarıyla bir geleceği bütünüyle şekillendirebilir, yani fikir eyleme dönüşürse, bedeni çalışma var olanın ötesiyle sonuçlanırsa yeni bir yaşam biçimini doğuracak kadar değerlidir. Bir kunduzun set yapma becerisinden hidroelektrik santral oluşturma aşamasına hızlı biçimde gelişebilen bu düşünce toplamına biz genel kabul edilen karşılık olarak ileri uygarlık adını veriyoruz. Ancak tekrar vurgulamak gerekir ki uygarlık ya da medeniyet karşılaştığın birini selamlamak, nereden yürüneceği bilinmeyen bir yerde ilk patikayı açmaktan fazlası değildir.

Fikir ve eylemin en yalın hali, yazmak

Fikri egzersizi geliştirmek bu nedenle düşünceyi derinleştirmeyi gerektirir ki, insan bu beceriye sahip tek soy olarak görünmektedir. Ne var ki derinleşse bile bir fikir sonraki yeni fikri eylem olmaksızın doğuramaz, bir sonraki aşama yine bedeni olmak zorundadır. En basit haliyle, günümüzün sunduğu araştırma olanakları arananı bir ekrana bile olsa yazılmasını zorunlu kılar. Fikri çalışmayı eyleme geçirmenin en basit yolu yazıya dökmektir. Sözün uçuculuğu fikrin unutulmasıyla karşılıklıdır, yazmak isteseniz de istemeseniz de unutulmaya duracak düşüncenin saklanabilir hale gelmesi ilk eylem aşamasıdır, ama aynen Sokrates gibi, alınan cevaplar da yeni sorular doğurur.

Eylemin yazmanın ötesine taşınması

Fikrin eyleme dönüşmesine başka örneklerle açıklık getirmek de mümkündür. İlk felsefeciler gözlemler ve düşünür, bunlar yolu ve yöntemi açanlardır. Gözlem çok önemlidir, mesela elektriksel gücün fark edilmesi de elektrikli balıklarda, daha önce sadece şimşek ve yıldırım gibi bir fenomenin ilk biyolojik karşılığının keşfedilmesiyle başlar. Derken manyetik alan içerisinde dönen bir bakır bobinin uçlarından elektrik elde edilebileceği anlaşılır. İşin hoş hali bu fenomen tersinirdir, elde edilen elektrik akımı bu kez bir bobin ve mıknatıs sayesinde harekete de dönüşebilmektedir. Bugün günlük yaşamımızda envaiçeşidini kullandığımız biçimleri sonradan ve hızla ortaya çıkar, hatta bu öyle bir hızdır ki, çoktan döşenmiş olan kabloların çoğu yeni geliştirilen cihazı karşılayamadığı da acı biçimde anlaşılır. Amerika’da bu nedenle evlerde genellikle kişisel çamaşır ve kurutma makinesi bulunmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir