Salgın nedeniyle evde kalınan günler ister istemez medyanın daha yakından takip edilmesiyle sonuçlandı. Burada medyadan kastımız sadece ana akım basın yayın kuruluşları değil, ister istemez Youtube ve sosyal medya da daha fazla takip edildi. Bütün kaynakların aynı anda takip edilmesi ana akım medya haberlerinin kaynak olarak artık neredeyse tamamen sosyal medyayı kullandıkları oldu. Böylelikle ikilemler başlığının medyaya uygulanması sınaması yapılmış bir sonuca dönüştü. Peki medya bu duruma nasıl geldi?
Yasama, yürütme ve yargının başlıca üç gücü oluşturduğu toplumlarda dördüncü gücün de basın olduğu kabul edilir. Çünkü diğer üç gücün uygulamalarında karar yasalara uygun olsa bile toplumun onayı yoksa “kamuoyu vicdanının yaralandığından” bahsedilir. İşte medya denen ara yüz bir yandan yapılanlar konusunda kamuoyunun bilgilenmesini sağlarken, beri yandan da kamuoyunun tepkisinin düzenleyici güçlere yansıtılmasını amaçlar. Böylelikle işlerin daha hızlı ve uyumlu yürüyeceği aşikardır. Ancak basın kamuoyunun bilgilenmesinin ötesinde yönlenmesini de sağlayabilir. Bu nedenle eski gazetecilik geleneğine bağlı olanlar “haberin yalın ve tarafsız verilmesini ve yoruma girilmemesini” tercih ederler, bir gazete nadiren doğrudan yorum verir, yorum esas olarak köşe yazarlarının uhdesindedir. Beri yandan siyaset ve gazetecilik arasında aşılmaması gereken en fazla bir dostluk ilişkisi vardır.
Gazetelerin ticarileşmesinin doğal sonucu
Günlük yaşamda nefes almak dışında bedava bir şey neredeyse yoktur. Gazeteler de ister istemez ücrete tabidir, insanlar nasıl televizyon kanallarına para ödeyip abone olmayı biliyorlarsa gazeteyi de para ödeyerek alırlar, bu ödeme aslında haberden çok gazetenin bağımsız kalabilmesi içindir. Gazete böylelikle asgari giderlerini ödemelerden alırken, reklam gelirleriyle de bir miktar para kazanır. İkilem kısmen buradan doğar. Ortalama bir gazetenin reklam ücreti genellikle baskı sayısına, yani tiraja bağlıdır. Gazete bedava dağıtılmadığı sürece tiraj aslında gazetenin okuyucu ile olan diyalogunu, böylelikle de gücünü gösterir. Sadece haber veren gazetede güç haberin orijinalliğine ve doğruluğuna bağlıdır. Oysa gazete istenmeyen ilişkilere girmiş, okuyucu kitlesinin onu neden tercih ettiğini kavramış ve işi ticarete dökmüşse haber içeriği ister istemez nabza şerbet vermek olarak değişir. Gazete üzerinde siyasi iktidarın ya da dolaylı olarak patronun baskısı varsa “yaranma katsayısı” daha da yükselir. Artık bütünüyle yanlı haber vardır, bu sadece gazetenin değil, okurun kalitesinin de bozulduğunu gösterir. Gazete gerçeği aktarma kaygısı taşımamakta, okur da kendi düşündüğünün yansımasıyla yetinmektedir; dördüncü güç böylelikle çöker.
“Yazıyor! Yazıyor!” döneminin kaçınılmaz yenilgisi
Ne var ki günümüzde medya ikilemine yeni bir boyut eklenir. İnsanlar artık okumaya üşendiklerinde, haber kaynaklarının bozulduğunu, sansürlendiğini, yandaşlaştığını düşündüklerinde (bezginlik ya da vatandaşlık duygusunun kaybı), haber alma gereksinimlerini karşılayacak yeni bir seçenek vardır, buna sosyal medya adını veriyoruz. Sosyal medya iletişim ağlarından oluştuğundan ve kullananlar tarafından beslendiğinden aslında ortak bağımsız medya özelliği gösterir, buna da “yeni medya” yakıştırması yapılır. Klasik medyanın “Yazıyor! Yazıyor!” diye gazete satan çocuğu artık yoktur, haber akışının da buna ihtiyacı yoktur.
Bu ilgi değişikliği kısa süre sonra çok ironik bir rol değişikliğiyle sonuçlanır, basın haber kaynağı olarak artık sosyal medyayı kullanmaya başlar. Bu aşama ana akım basının, birkaç yazarı saymazsanız, çöktüğünün işaretidir. Esas işi haberi bulup, doğrulayıp yansıtmak olan basın, sosyal medyadaki dedikoduları iletmekle yetinmeye başlar. En önemli haber kaynağı “tweetler” ya da Instagram paylaşımlarıdır, çok ilgi gören her şey manşette yer bulur hale gelir. Böylelikle sarmal yeniden kısır döngü biçiminde kapanır, insanlar genellikle sıradan bir durumu dedikoduya dönüştürmekte, basın da bunu yansıtmayı habercilik kabul etmektedir.
Aynen iktidar gücü gibi, inandırıcılığını yitiren basın da kendi kendini sekestre (uzvun bedenden kendiliğinden ayrışması) eder. Bu aşamadan sonra gazetelerin basılarak okura sunulması ya da “online” olmalarının pek bir anlamı kalmaz, bütün gazeteler aynı haberi kopyalamakta, kaynak olarak da herkesin kolaylıkla takip edebileceği sosyal medya paylaşımlarını kullanmaktadır.