Biz her ne kadar zamana bağlı olduğumuzu düşünüp, akıp giden zaman içinde savrulduğumuzu sansak da, aslında zamanın var olduğu bizim kabullenmemizdir. Zaman sadece vardır, içinde olup bitenler, fiziksel olarak değişmemiz, bize nedense akmakta olduğunu düşündürür. Lakin kendinizi bunların etkisinden kurtarmaya başlarsanız, aklınızı çeldiricilerden yalıtırsanız, mevcut hafızanız canlanmaya başlar, geçmişin analizini yapmanızı olanaklı kılar.
İşte milletlerin hafızaları da bu şekilde işler. Gündelik olaylar milletlerin hafızasında pek yer tutmaz, hatta yaşanırken bilakis hiç hissedilmez, akla uygun sanırsınız. Üstelik akıl çoğu kez yanıltıcıdır, büründüğü durumun kabullenilmesini kolaylaştırır, işinize gelir, içinizi rahatlatırsınız. Derken “bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete” hissiyatı ortaya çıkar, artık “yapacak bir şey yok” aşamasıdır. Oysa her dem yapacak bir şey vardır, mesele bunu yapabilecek kritik kütlenin oluşmasındadır. Zaten milletler hiçbir zaman topyekun bir seferberlik ruhuna bürünmezler, bürünmeleri başlı başına hatadır. Ama o kritik kitle bir kere oluşmaya görsün, ifade etmeyen diğerlerini de peşinden sürüklemeye başlar. Ve derken “yapacak bir şey yok, değişmez bu durum” diye kabullenmişken, her şey bir bir değişir.
İşte bu yüzden geleceklerine değer veren milletler, sınır getirseler bile, her kesimden farkı düşüncelerin serpilmelerine, hayatta kalmalarına olanak tanır, zira düşünce çeşitliliği zor problemlerin çözülmesinin anahtarıdır. Yükselen akım, yeterince akıllıysa bu nedenle tam karşıtı olanı da aynı saygıyla kollar. Çünkü herkesin aynı düşündüğü bir toplulukta farklı çözüm üretmek becerisi de zamanla sararıp solar. Hele hele derin bir hata yapılmışsa, aslında olmayacak iş “akla büründürülüp” aldanılmışsa, yükselen akım bundan kendi çabalarıyla çıkamaz. İşte geleceklerine özel bir özen gösteren milletler, farklı senaryolara da hazırlıklıdır, olası sorunlar karşısında A, B, C… planları vardır. Bu planlar o farklı düşünebilenlerin katkılarıdır.
Gerekçe ”bağnazlık”, tepki “itaatsizlik”; ama hedef “düşük profil” zihniyetidir
Bütün bunları mezunu olduğum İstanbul Erkek Lisesi’nin 2016 Mezuniyet Töreni’nde yaşanan “öğrencilerin protesto eylemi” konusundaki arka plana atfen yazdım (İstanbul Erkek Liseliler Derneği Başkanı Feyza Erkan’ın basın açıklaması aşağıdadır). Çünkü söz konusu eylem yukarıda açıklamaya çalıştığım “düşünce çeşitliliğinin korunması” açısından çok büyük bir değer ve önem taşımaktadır, doğal olarak Galatasaray, Pertevniyal gibi diğer okullardan da karşılık almıştır.
Çünkü öğrencilerin tepkisi müdürlere değil, “eğitim sistemini tek tipleştirmeye çalışan düşünce biçiminedir”. Müdürümüz Hikmet Konar İstanbul Erkek Lisesi’ndeki görevine, lisenin uzun süreli vekil yönetiminin ardından, 2015 başında gelmiştir. Sarı Siyah Konsey’in Çanakkale 100. Yıl Anma Grubu’nun 15 Ocak 2015 tarihli toplantısına katılarak camia ile tanışmış, kısa sürede karşılıklı saygı ve sevgi ilişkisi gelişmiştir. İstanbul Erkek Lisesi’nin müdür ve öğretmenleri, tıpkı diğer liseler gibi, camianın doğal bileşenidir ve sonsuza kadar öyle kalırlar.
Yetişkin bireysel tercihlerini kullanarak bir hayat görüşü benimseyebilirler, ancak okullar, hele hele liseler, yetişmekte olan gençlerin ufuklarının geniş olmasından sorumludur, onların fikri gelişimlerini, çeşitliliklerini sınırlandıramazlar. Hangi iktidar veya görüş olursa olsun, Milli Eğitim Bakanlığı üzerinden orta öğrenime nüfuz etmeye çalışmamalıdırlar, çünkü geleceğin teminatı olan gençlik, hür düşünce ve fikirsel çeşitliliği engelleyecek müdahalelere karşı duyarlıdır. Bu tepkiyi doğuran neden “bağnazlıktır”, ifadesi çok isabetli bir biçimde “itaatsizliktir”, ama hedef hakimiyetini genişletmeye çalışan “düşük profil” zihniyetidir.
Ne var ki rahmetli Necmettin Erbakan; Mesut Yılmaz, Ahmet Davutoğlu gibi Başbakanlık yapmış siyasetçilerin İstanbul Erkek Lisesi mezunu olmaları, yetiştikleri hür ortamla doğrudan ilişkilidir.
Oysa öğrencilerin tepki verdikleri “bağnaz” düşünce, varlığını ancak “düşük profil” ile sürdürebilmektedir.
Bu gaflet, yetiştirildiğimiz hür düşünce biçimine tamamen terstir.
“Hitabe” tam da bu nedenle “Gençliğe” ithaf edilmiştir.
İstanbul Erkek Liseliler Derneği’nin açıklaması
İstanbul Erkek Liseliler Derneği olarak, bazı basın kuruluşlarında çıkarılan esef verici, yanıltıcı ve iftira dolu ‘’Haberler’’ karşısında, işbu basın açıklamasını yapmayı gerekli görüyoruz.
İstanbul Erkek Lisesi, 132 yıllık, köklü bir eğitim abidesidir. Renkleri sarı siyahtır. Siyahımız, Çanakkale Savaşına gönüllü olarak katılmış ağabeylerimizin şehitlikleri hatırasına matem rengimizdir. Çanakkale Savaşındaki varlığımız yüzeysel ve günlük bir olay olmayıp, 101 yıldır kalben yaşadığımız bir hissin ifadesidir.
İstanbul Erkek Lisesi, Kurtuluş Savaşı’na gönüllü olarak katılmış mensupları nedeniyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından “Sakarya’nın çocukları” olarak adlandırılmış, ulusal bağımsızlığın kazanılması sonucunda yurdumuzdan çıkarılan Düyun-u Umumiye idaresinin binası, bu iradeye istinaden bizlere tahsis ve emanet edilmiştir.
1884 yılında “Numune-i Terakki” yani “Gelişmenin örneği” olarak kurulmuş olan bu okul, Türk aydınlanmasının öncülerinden biri olmuş, ülkemizi çağdaş uygarlıklar düzeyine çıkarmak sorumluluğunu taşımıştır. Ulusal görev bilinci ile birlikte, evrensel değerler, özgür düşünce, bilimsellik ve sorgulayıcılık bu okulun yerleşik kültürü ve geleneği olmuştur. Eğitiminin içeriği, kültürel, sanatsal ve sportif aktiviteleri ile bugün yalnız ülkemizin değil, dünyanın en iyi eğitim veren okulları arasına girmeyi başarmıştır.
25 yıldan beri devam etmekte olan geleneksel kültürel etkinliklerinde son yılda yaşanan bazı kısıtlamalar, öğretmenlerin karşılaştığı soruşturmalar ve benzeri sıkıntılı durumlar, öğrencilerin ve mezunların tepkilerine yol açmıştır.
Mezunların temsilcisi olan İstanbul Erkek Liseliler Derneği bu tepkileri Okul Müdürü Sayın Hikmet Konar’a iletmiş, onun da olumlu tutumu ve katkısı ile sorunların iyi bir iletişim ortamı içinde karşılıklı diyalog ve anlayışla çözümü için çalışmıştır.
Mezuniyet töreninde öğrencilerin demokratik ve barışçıl bir gösteri olarak nitelendirilebilecek protesto eylemi bir kısım basın tarafından siyasi malzeme yapılmış, düşmanlık ve hakaret dolu ifadelerle, provoke edici seviyesiz söylemlerle medyaya taşınmıştır. Öğrencileri ve mezunları ayrıştırıcı ve çatışmaya kışkırtıcı bu tutumun, kimden ve ne taraftan gelirse gelsin, hem lisemize hem de ülkemize çok zarar vereceği açıktır.
Çağdaş bir eğitimin ve bu eğitim kapsamındaki kültürel etkinliklerin biçimi ve içeriğinin uygarca tartışılması ile ilgili bir konunun, politika malzemesi yapılmasına kesinlikle karşıyız.
Derneğimiz, okul idaresiyle, öğrencilerle, mezunlarla ve tüm camia kuruluşlarıyla birlikte mevcut sorunları, her türlü çatışmadan uzak, barışçıl bir şekilde, karşılıklı saygı ve işbirliği içinde çözmeye çalışacaktır.
İstanbul Erkek Liseliler Derneği adına
Başkan Feyza Erkan