Kendi göremedi ama, benim içim müsterih. Aydınlık bir ocak günü on binlerle uğurladık, sessiz sedasız ama, ıssız ve amansız değil. Elbette erken, elbette haksız, ama layıkıyla. Benim sorun esas geri kalanlarla. Mesele gelinen nokta. Vapur iskelelerinde kuru sıkı bile olsa silah satılan bir ülkenin, sokaklarında kaygısız yürümenin mümkünü yoksa, bugün Hrant, yarın Baran, Ali, Veli ve hatta Ogün, üstelik sadece oradan geçiyor olmak da var.
İşte bugün gelinen noktada herkes paydaştır.
Durumun vahametini göremeyen emniyet, yüzünü kızartıp cenazeye gelemeyen siyaset, milliyetçiliği bayrak sallamak sanan cehalet hepsi pay sahibidir. Dünyayı Kurtlar Vadisi gözlüğüyle gösteren, işsiz bir ülkeyi sanal alemin “rating” sularında oyalamak uğruna ta sabahtan gecenin bir vaktine, oynayıp göbek atarken cümle alem, neden eğleniyoruz bilinmez, kalan zamanı futbolla doldurup, bütün bunlardan bir de magazin uydurup hiç yaşanamayacak şan şöhret lüks ve muhabbete atfen “damardan” veren, sorunları Anadolu esintileriyle süsleyip, yakışıklı delikanlılar, güzel kızlarla zengin ve şatafatlı, aşiret, töre ve aşkla baharatlı, meseleyi Polat Alemdar usulü çözen, kaçırıp, vurup, kırıp, öldürüp, düzen, her türlü sapıklıktan layıkıyla nasiplenmiş, devletin olamadığı yerde devlet içinde devlet, bir elde linç için hazır eller, işlerine gelmeyen herkesi asmaya hazır bir zihniyeti besleyen medya, paydaştır.
Üstelik vatandaşını sevmeyen bu devlet, korumak istemeyen emniyet, okumayıp, yazmayıp, çizmeyen; yazanı çizeni sevmeyen, dünyanın sadece kendi çevresinde döndüğünden emin, tek inanç, tek doğru ve illa ki kendi doğrusu sanan, sadece oy almak üzerine endekslenmiş siyasiler, bir önceki cenaze töreninde tartaklanınca benzer zihniyetin kifayetsiz kollarında bu cenazeye gelmeyi göze alamamış, belki de zafiyet ve hatta oy kaybı sanmış sözüm ona “cumhuriyeti kucaklamaya açılan kollar”, öğrencisini potansiyel suçlu sayan rektörler, içlerinden “bizim çocukların işidir” sevecenliğiyle üzülmüş gibi yapmaya çalışan, ama yüzlerindeki bön ifade üzüntüden bir türlü nasip alamayan ikiyüzlüler, muhalefetler ve iktidarlar, paydaştır.
Uzlaşmayı bilmeyen solcular, vatandaşı devletten ayrı sanan sağcılar, öl desen ölecek, ama neden öldüğünü bilmeyecek cahiller, bilgisi olmadan fikri olanlar, çoğunluk olmayı demokrasi ve hatta hukuk sananlar, hukukun yetemediği yerde ağızlarından akan salyaları ve tükürükleri, kardeş ve vatandaş olmayı başaramamış bir ümmet, aklı ermediği noktada onun bunun uşağı, inanç uğruna her şeyi mubah zannedenler, mecburen Avrupa kapılarında yaltaklanıp, aslında onların aynı sığlıktan nasibini fazlasıyla aldıklarından habersiz, çalışmak, kazanmak ve gelişmek zor gelse gerek, bu durumu bile bir koz olarak kullanan hülle ve takiyye erbabı, paydaştır.
Gençliğine sahip çıkmayan bu millet, gazetelerin en çok magazin sayfalarını okuyup da, hayatını İddia oynamaktan öteye götüremeyen “vatandaş Memet”, kendi derdi olmadığı anda dünyayı güllük gülistanlık sanan, tinercilere vebalı, dilencilere cüzamlı gibi bakıp da yolunu değiştiren, bir diğeri ağlarken kulağını tıkayıp hıçkırıklar huzurunu kaçırmasın diye hatta televizyonun sesini daha fazla açan, karşılıklı hal hatır sormayı bilemeyip, parmakları telefon tuşlarıyla oynamaktan nasır tutmuş, konuşmak yerine mesaj atan, yerde yatan birini görünce başını çevirip kaçan, çocuk yetiştirmeyi bakkala yollamakla bir tutan, hatta mümkünse derdi nedir bilmeden varlığıyla yokluğu bir görüntüden ibaret yüzler, akşam sofraya oturmasa bile merak etmeyen, birbirine derdini sormaktan aciz, sorunların büyüyüp büyüyüp geri döneceğini görmeyen, döndüğü zaman da uğradığı haksızlığı bir diğerinde arayan, sadece kendi kültürüne aşık, onu da doğru bilmeyen, başkalarının geleneklerine dargın; dini yaşamının merkezine koymaya uğraşıp bir kez bile kitabın kapağını açmamış, tahammülsüz, arkasını döner dönmez yüzüne baktığını çekiştiren, dünyada sadece kendisi var sanan, var kalmak için önüne gelen her şeyi süpüren, itip kakıp yetmiyorsa öldüren, değil insan her türlü bitki ve hayvana dargın, sadece kendine Müslüman, hatta ne Hıristiyanlık ne Musevilik ne de İslam, ne kavim ne soy ne insan, işine gelmeyince hiçbir şeyi tanımaz, sadece paraya tutkun ama paylaşmaktan bihaber bizler, paydaşız.
Bu yazdıklarımı okuyup hak veren, vermeyen, kızan, kızmayan; ama bir şey yapmak için parmağını kıpırdatmayan bizler.
Hrant Dink’i biz öldürdük.
Başkalarının ölmemesi için uyanın ve sorunlara sahip çıkın.