Geçtiğimiz hafta sonu basına yansıyan bir haber, Antalya‘nın Kumluca ilçesinde bir eczaneden soğuk algınlığı nedeniyle alınan şurupla birlikte poşetin içine yanlışlıkla konulan şeker düşürücü ilacın, 6 aylık bebeği komaya soktuğunu söylüyordu. Şeker düşürücü ilacı poşete, bir diyabet hastasının reçetesindeki ilaçlar hazırlanırken, çocuk yaştaki eczacı çırağının koyduğu anlaşıldı. Bebeğin annesi “Doktor yazıyor, eczacı veriyor. İlaçların üzerindeki yazıları, prospektüsteki bilgiler anlamamız mümkün değil. Doktora, eczacıya güvenmezsek kime güveneceğiz. Böyle bir hatadan dolayı biz yandık, başka aileler yanmasın. Kutunun üzerinde, şeker ilacı olduğu açıkça yazsaydı belki de fark edecektik ve ilacı bebeğimize içirmeyecektik. Eczanede ilaç karıştırıldı, şimdi biz oğlumuzun yaşaması için dua ediyoruz. Bu tür olaylara tedbir için Sağlık Bakanlığının ilaç kutularının üzerine Türkçe anlaşılabilir yazılar yazdırılmasını da istiyorum.” şeklinde açıklamada bulundu.
Bu vahim olayda aslında dile getirilmesi gereken birkaç unsur bulunmakta: 1. İlaçlar eczanelerde mecburen kalfalar ve çıraklar tarafından hazırlanmakta. Aslında hazırlanacak bir şey yok, bugün için Türkiye’de majistral (hazırlama) ilaç yapan eczane bulmak zaten çok zor. Ne var ki eczanede çalışan arkadaşlarımızın temel yükümlülüğü “ilaçların geri ödemesinde sorun yaratmayacak işlemler dizisini tamamlamak”. Sakın bu işlemler dizisini küçümsemeyin, önce reçetenin eksiksiz olduğu anlaşılacak, sonra reçete sahibinin geri ödeme konusunda bir engeli olmadığı on-line sorgulanacak, daha sonra ilaçların kupürleri özenle kesilecek ve reçetenin arkasına yapıştırılacak. Bu işlemlerden birisinin eksik yapılması, eczanenin parasını geri ödeme kurumundan alamaması anlamına geliyor. Dolayısıyla o keşmekeş içerisinde ilaçların karıştırılması olasılığı hayli yüksek. Bugüne kadar önemli bir hata yapılmadıysa bu tamamen eczane çalışanlarının titiz uğraşılarından kaynaklanmakta. 2. Sözü geçen ilaç olasılıkla ağızdan alınan bir diyabet hapı. Anne-babanın 6 aylık çocuğa hapı nasıl yutturdukları bir diğer gariplik. Ve üçüncüsü, anne yakınmalarında tamamen haklı, reçeteler okunduğunda anlaşılamıyor.
Prospektüslerin anlaşılması konusuna özel önem veriliyor
İlk iki hatanın nasıl gerçekleştiğini bilemiyoruz, ancak ilaç prospektüslerinin anlaşılmasındaki zorluk aslında herkes tarafından iyi bilinmekte. Ne var ki bu konuda ciddi aşamalar kaydedilmekte. Geçtiğimiz haftalarda MSD Medikal Müdürü Meltem Telaferli’den aldığımız bilgileri aktarmak istiyoruz. Bugüne dek bizim prospektüs olarak adlandırdığımız açıklamalar “Kısa Ürün Bilgisi” (KÜB) olarak adlandırılmakta. KÜB esas itibarıyla doktor için yazılmış bilgileri içermekte, yani kullanılan terimler ancak eczacı ya da doktor tarafından anlaşılabilir. Buna karşılık hastalar içinde Kullanım Talimatı (KT) olarak adlandırılan, daha büyük puntolarla yazılmış ve tıpla ilgisi olmayanların da anlayabilecekleri ikinci bir prospektüs oluşturuldu. Hastaya yönelik hazırlanan Kullanım Talimatı içerisinde o ilaç nedir ve ne için kullanılır, almadan/ kullanmadan önce nelere dikkat edilmelidir, nasıl alınır/kullanılır, olası yan etkiler nelerdir ve ilacın saklanma koşulları konusunda detaylı bilgi verilmekte. Bütün bunların yer aldığı bir Kullanım Talimatı, Kısa Ürün bilgisi’nin yaklaşık 6-8 misli boyutlarda büyük bir sayfaya karşılık gelmekte. Firmalar mevcut ve çıkacak ilaçları konusunda KÜB ve KT içeren dosyaları yıl sonuna kadar tamamlamayacaklar, buna karşılık çoğu bütün ilaçları için KÜB ve KT örneklerini hazırlayıp Sağlık Bakanlığı’na sunmuş durumdalar.
Prospektüsler yeni yılda değişecek
Kullanım talimatlarının hastalara sunulmasıyla birlikte, bu son olayda yaşanan ender karmaşıklık bir yana, hastalar kullanacakları ilaçlar konusunda geniş bilgi sahibi olabilecekler. Böylelikle eczacıların işleri de kolaylaşmakta. Malum doktor hastasına fazla zaman ayıramadığından, ilaçların nasıl kullanılacağına dair açıklamalar eczacılar tarafından yapılıyor. Eczacılar bu noktada aslında Türkiye sağlık sisteminin önemli bir açığını kapatıyorlar. Kullanım talimatlarının yaygınlaşması ile birlikte bu zorunlu görevleri elbette azalmayacak, ama hasta en azından anlamadığı, açıklayamadığı durumlarda ek bir güvence altında olacak.