Maliye Bakanı Sayın Kemal Unakıtan ve mahdumları bir zamanlar Arjantin’den getirilen genetiği değiştirilmiş mısır ithalatıyla gündeme düşen ticari girişimlerine yenilerini eklediler ve ticari portföylerini genişlettiler. Böylelikle “mısırı civcivlere yedirecekleri” konusunda sözlerinin eri olduklarını ispatladılar, nankör basının kurcalayıp villaların yıktırılma kararıyla sonuçlanan inşaat sektöründeki girişimlerini bile gıda sektörüne kaydırdılar. Gıda sektöründe şu an için en çok dikkati çeken ürünleri ise pastörize likit yumurta oldu, Unakıtan yumurtalarının namı şimdiden bütün ülkeyi sardı (reklama girmemesi için ben bu yazıda “Kemal Abi’nin yumurtaları” olarak geçireceğim), ne var ki meselenin Türk yumurta sanayi, mutfak kültürü ve hatta siyasi yaşamında yaratabileceği değişiklikler yeterince irdelenmedi. Dahası konuyu Kemal Abi’nin yumurtları çerçevesinde görme dar kafalılığında ısrar eden basın organlarımız ve Kemal Abi’nin ticari zekasını anlamamakta direnen herkes için bu satırları yazmam da bir zorunluluk haline geldi.
Burada kuşkusuz ilk irdelemem gereken konu yumurtanın neden likit olması gerektiğidir. Kemal Abi herkesin bildiği gibi bir bakandır ve hatta maliye gibi hepimizin kesesini ilgilendiren özel bir alanın bakanıdır. Oysa üretimi söz konusu olan şey ise bir yumurtadır ve tavuğun şeyinden ve çoğu kez de şeye bulaşık olarak çıkmaktadır. Ne kadar faydalı olsa da tavuğun şeyinden ve şeye bulanmış olarak çıkan yumurtanın üzerine maliye bakanının soyadın damgasının vurulması ister istemez şeye bulandığımız anlamını beraberinde getireceğinden, ürünün bilhassa kabuğundan arındırılıp, üstüne üstlük pastörizasyon temizlenmesi büyük önem taşımaktadır. Kemal Abi bu nedenle yumurtaları “likit pastörize yumurta” formunda piyasaya sürmekle büyük isabet göstermiş ve maliye bakanlığını da pastörizasyonla ilişkilendirmiştir.
Bütün bu isabetli karara rağmen likit yumurta kavramı ülkemiz için çok yenidir ve tam anlamıyla anlaşılması da zaman alacaktır. Kemal Abi’nin yumurtalarının çözdüğü en önemli sorunlardan biri yumurtaların pazardan alınıp evde buzdolabına yerleştirilmelerine dek olan zor süreçtir. Bu zor nakil işlemi genellikle kabuğun kırılmasına bağlı olarak yumurta kaybıyla ilişkilidir. Oysa Kemal Abi yumurtaları zaten kırılmış ve Tetrapak kutularda ambalajlanmıştır, bu nedenle çarşıdan eve transfer sürecinde kırılma ve kayıp riski yoktur. Dahası yumurta kırmaktan muzdarip ev hanımlarının kabukları ne yapacakları endişesi de otomatikman ortadan kalkmaktadır.
Yine de yeniliklere açık olmayan toplumumuzu önemli sorunlar beklemektedir. Bunların en önemlilerinden birisi, var olan yemek tarif sistemimizin yumurta adedine göre kurulmuş olmasıdır. Hamur için bir bardak una iki yumurta ya da akıtma için bir bardak süte bir yumurta şeklinde ifade edilen bu demode sistem, Kemal Abi’nin yumurtalarına göre yeniden tarif edilmek zorundadır. Artık söz konusu olan likit yumurta çağıdır. Buna paralel olarak Emine Beder, Necip Usta gibi Türk mutfak sanatının tarifleri ile ünlenmiş kişilerinin kitaplarının da bir geçerliliği kalmamıştır. Basını önemli ölçüde rahatsız eden unsurlardan biri de olasılıkla bu kitapların bir zamanlar kupon karşılığında verilmiş olması, buna karşılık ciddi bir revizyonun kapıda beklemesidir. Benim gibi batı mutfağının kitaplarını biriktirmiş olanların, “oz” hesabını yapamadıklarından kütüphanelerinin bir köşesinde tozlanmaya bırakılmış yemek kitapları için de yeni bir sayfa açılmaktadır. Kemal Abi’nin yumurtaları olasılıkla oz-bardak dönüşüm cetvellerini kutuların üzerinde vereceklerinden krem karamel, beşamel sos gibi tariflerin yapılması mümkün olacaktır.
Kemal Abi’nin yumurtları zannedilenin aksine “komple çırpılmış yumurta”, “ayrıştırılmış yumurta akı” gibi ürün zenginliğine de sahiptir. Yumurtanın beyazının sarısından ayrılması gibi son derece zahmetli, yumurta beyazı kaybına neden olan, hatta kimi kez sarısının patlaması ve hatta bundan daha vahimi karışması gibi sorunları beraberinde getiren süreç artık aşılmıştır. Bu sayede sadece yumurta akına gereksinim gösteren beze gibi ürünler için “ben şimdi bunun sarsını ne yapacağım” gibi endişelere gerek kalmadan işe girişilebilecektir. Bütün çorbalar layıkıyla terbiye edilebilecek ve yumurta çırpma sorunu da ortadan kalktığından, bütün bir ülke doya doya ve iyi çırpılmış omlet yeme imkanına kavuşacaktır.
Kemal Abi’nin yumurtalarının ufku geniştir, şirketin halka arzı söz konusu olduğunda bütün halkımızdan hiç düşünmeden hisse senetlerini kapışmalarını tavsiye ederim. Söz konusu açılımların en önemlilerinden biri kuşkusu siyasi yumurtalar olacaktır. Hayır, bu Hıristiyanların Paskalya yumurtası gibi bir şey değildir. Bugün için Başbakana yumurta atmanın cezası 16 yıldan başlamaktadır, oysa Kemal Abi’nin yumurtaları likit olduğundan can acıtıcı değildir ve olasılıkla ceza indiriminden faydalanacaktır. Ne de olsa atılan Maliye Bakanı’nın yumurtalarıdır ve Adalet Bakanı tarafından durum farklı değerlendirilecektir. Öte yandan AK Parti için özel üretilecek, sadece yumurta akından oluşan “siyasi” yumurtalar olasılıkla temizlenmesi de kolay olduğundan hiçbir cezai unsur taşımayacak, şirket ak yumurta satışlarındaki patlama nedeniyle gün be gün değer kazanacaktır.
Benden söylemesi…