Geçen hafta yayınladığımız yazı üzerine Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler müşaviri Tacettin Ural’dan 22 Nisan tarihli bir açıklama aldık. Metni hiç değiştirmeden sizinle paylaşıyoruz:
Dünya Gazetesi’nin 21 Nisan 2010 tarihli nüshasında “Yediklerimiz konusunda bir gıda mühendisi arkadaşımızın gözünden durum saptaması: ”Sesimi kim duyacak!” başlığıyla yayınlanan köşe yazınızda yer alan iddialarla ilgili olarak halkımızın doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamalara ihtiyaç duyulmuştur.
“Bakanlığımızca insan sağlığının korunması amacıyla ürün ve risk bazında hazırlanan yıllık denetim ve izleme programları çerçevesinde 2009 yılında toplam 350.455 denetim yapılmış olup 9.943 adet işyeri hakkında üretim faaliyetinin durdurulması dahil idari yaptırımlar uygulanmıştır. Yine Bakanlığımız tarafından fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik açıdan muhtemel risklerin önlenebilmesi amacıyla 2009 yılında gıda üretimi yapan firmalardan 23.000 adet numune alınarak analiz yapılmıştır. Avrupa Birliği’ndeki uygulamalarda 100.000 kişiye 15 ile 45 arasında analiz yapılması yeterli olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde ise 2009 yılında 100.000 kişi için 32 analiz yapılmıştır. Bu rakam da alt limitin iki katından fazladır.
Gazetenizde yer alan iddiaların Bakanlığımız denetim birimlerine ulaştırılarak anında baskınlarla bu tür işletmelerin denetlenmesini ve uygun olmayanların üretimden men edilmesini sağlamak amacıyla 14 Şubat 2009 tarihinde “Alo 174 Gıda Hattı” devreye alınmıştır. Bu hat kapsamında yapılan denetim sonuçları, şikâyet sahibine internet üzerinden ve resmi yazı ile dönüş yapılarak şeffaf bir iletişim çerçevesinde paylaşılmaktadır. Geçen 15 aylık süre zarfında hatta gelen 31.035 adet şikayet ve başvuru sonucunda 1.790 işyerinin üretim faaliyetine son verilmiştir. Ayrıca, 3.535 adet idari para cezası ile halk sağlığını tehdit suçu nedeniyle Cumhuriyet Savcılığı’na bildirilmiştir.
Peynirlerde mikrobiyolojik analizler yanında, taklit ve tağşiş amaçlı katkıların (sorbat, nişasta, bitkisel yağ, karboksi metil selüloz) olup olmadığının tespitine yönelik denetimler yapılmaktadır. Bakanlığımızca peynirlerde mikrobiyolojik denetim amaçlı 2009 yılında 944 adet numune alınmış ve mevzuata aykırı 29 adet ürün piyasadan geri toplattırılarak imha edilmiş ve sorumlular hakkında yasal işlemler uygulanmıştır. Ayrıca süt ve süt ürünleri sektörüne yönelik olarak 2009 yılında 7.336 adet denetim gerçekleştirilmiş ve 3.351 adet numune alınmış ve 116 adet numunede uygunsuzluk tespit edilmiştir. Analiz sonucu uygun bulunmayanlar imha edilmiş ve gerekli müeyyideler uygulanmıştır.
Ulusal Kalıntı İzleme Planı çerçevesinde, çiğ sütte beta antibiyotik kalıntısının tespiti ve izlenmesine yönelik olarak da, 2003 yılından itibaren kontrol ve denetimler yapılmaktadır. Antibiyotik kalıntısı içeren sütler üretime dahil ettirilmeden imha edilmektedir. Reçellerde katkı maddesi olduğu halde “Katkısızdır” ifadesinin kullanılmasına izin verilmemektedir. Tespiti halinde ürünler piyasadan toplattırılmakta ve sorumlular hakkında yasal işlem uygulanmaktadır. Ayrıca, reçellerde koruyucuların (sorbat ve benzoat) mevzuat çerçevesinde kullanımına izin verilen miktarda kullanılıp kullanılmadığının tespiti amacıyla 2010 yılı (ilk 3 ay) 106 adet reçel numunesi alınmış, 44 adedinde limitlerin üzerinde koruyucu tespit edilerek bu ürünler imha edilmiş ve müeyyide uygulanmıştır. Limonata ve diğer gıda maddelerinin üretiminde kullanılan suyun içilebilir nitelikte olması gerekmektedir. Gıda endüstrisinde kullanılan suyun Sağlık Bakanlığı’nca yayımlanan mevzuta uygunluğunun kontrolü amacıyla Bakanlığımızca yapılan denetimler sırasında “su analiz raporları” incelenmektedir. Uygunsuzluk halinde işyerinin üretimle ilgili faaliyeti durdurulmaktadır.
İthalat, ihracat ve özel istek numunelerinin gıda mevzuatına veya alıcı ülke kriterlerine uygunluğunun denetlenmesi amacıyla kurulan özel laboratuarlar Bakanlığımız iznine tabîdir ve düzenli aralıklarla denetlenmektedir. Ayrıca yazınızda yer alan ancak adı verilmeyen hangi laboratuarların analiz yapmadan rapor düzenlediğinin Bakanlığımıza bildirilmesi halinde bu laboratuarlar hakkında ilgili mevzuat uyarınca yasal süreç başlatılacaktır. Bu tür tespitlerin Alo 174 hattına da bildirilmesi Bakanlık olarak olaylara hızlı ve etkin müdahale imkânı verecektir.
Görüleceği üzere bütün bu analiz ve denetim metotları ile periyotlarındaki sıklık, Bakanlığımızın insan sağlığı ve gıda güvenilirliğinin sağlanması yönünde uluslararası standartlarda denetim yaptığını göstermektedir. Yetkin elemanları ve yaygın teşkilatı ile gıda güvenliği konusunda otorite olan Bakanlığımız, metropollerden en ufak yerleşim birimlerine kadar halkımızın sağlıklı / güvenli gıda tüketimini temin için elinden geleni yapmaktadır. Köşenizde yer verdiğiniz bir mail mesajında yer alan ağır ithamlarla ilgili Bakanlığımızca yapılabilecek uygulamalara ilişkin bilgi veremememiz yazınızda iddialarla ilgili “kim, nerede, ne zaman, nasıl” sorularına cevap verecek bilgilerin yer almamasından kaynaklanmaktadır. Okurunuz, kendisi direkt ya da sizin aracılığınızla bu iddiaları net bilgilerle bizimle de paylaştığı taktirde gerekli işlemler hızla gerçekleştirilecek, kanunların Bakanlığımıza tanıdığı yetkiler çerçevesinde sorumlular hakkında en ağır yaptırımlar hayata geçirilecektir.”
Gıda güvenliği konusundaki duyarlı tavrınıza teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar diler, saygılar sunarım.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na göndermiş olduğu açıklamadan ötürü teşekkür ederiz. Denetimlerin düzenli olarak sürdürüldüğü açıktır. Buna karşılık mektup da gerçektir. Yapılan analizler ve saptanan uygunsuzluklar (detayı verilmemiş olsa da) ciddi boyutlarda (reçelde üçte birin üzerinde). Biz duyarlı tavrımızı elbette sürdüreceğiz. Bakanlıktan istirhamımız, tarım ürünleri (buğday, portakal vb.) “kalıntı” raporlarını da detaylı olarak açıklamalarıdır. Zira sahadaki mevcut durum (çiftçilerle olan görüşmeler ve hastalık tabloları) özellikle böyle bir soruna işaret etmektedir.