John B. Calhoun’un fareler için cennet (ütopya) olarak planladığı, yiyecek ve koşulların tamamen yeterli olması ve tehdit de bulunmasına rağmen çöken Universe 25 deneyi, beraberinde “The Beautiful ones” (Güzeller) olarak adlandırılan bir alt grubun doğmasına neden olur. “Güzeller” adının verilmesi çağrıştırsa da aslında bir güzelleme değildir. Bu grup olan bitenle hiç ilgilenmeyen erkeklerden meydana gelir. Bunlar diğerleri gibi çatışmaya girmemekte, sadece karınlarını doyurmakta ve kendilerine bakmaktadır. Diğerleri yara bere içinde kalırken (façanın çizilmesi, kuyrukların kopması vb.), Güzeller katılmayıp sadece kendilerine baktıklarından güzel kalırlar. Sorun bu gurubun toplumda bir karşılığının olup olmadığının açıklanmasındadır.
Güzeller kimdir?
Bugüne kadar gelen önerilerde diler getirilen elitler, entelektüeller, zenginler, hatta evsizler (homeless) gibi karşılıklar Güzeller’i tanımlamamaktadır. Çünkü Güzeller bu sayılanların aksine cinsel davranış da göstermemekte, ürememekte, üretmemekte sadece kendileriyle ilgilenmektedir. Deneyin bir benzeri yapılıp, bu grup aynı koşulları içeren başka bir sisteme konulduklarında da üreme becerilerini sürdürmezler, Güzeller dolayısıyla yaşlanarak ölür ve fare ütopyası yine yok oluşla sonuçlanır.
Yanıtı bulmak ise kolay görünmemektedir: (1) Bu bir fare sistemidir, Güzeller’in insan karşılığı olmayabilir. (2) Güzeller insan toplumunda doğrudan adlandırılacak bir gruba karşılık gelmeyebilir. Örneğin emeklilik aşamasından sonra büyük şehri terk edip sahil kasabalarına yerleşenler de kısmen Güzeller özelliği göstermektedir, ama bunlar tamamen soyutlanmış olarak kalmadıkları gibi, üreme işlevine girmemek gibi bir tutum da benimsemezler, yaşamlarını fikren endişeli, ama eylemsel olarak pasif sürdürürler. Nitekim sahil kasabalarında yaşam sakin geçer, okunan gazeteler bellidir, ama genel sorunlar günlük yaşamda çok az karşılık bulur.
Güzeller nasıl ortaya çıkar?
Dolayısıyla Güzeller’in açıklanmasında başka bir bakış açısı gereklidir. Birincisi Güzeller en baştan ortaya çıkan bir grup değildir, sonradan biçimlenirler. Dolayısıyla Güzeller aslında başka başka gruplardan seçilerek ortak noktaya, yani “olaylara kayıtsızlık” durumuna erişirler. Bunun olası karşılığı “statünün korunmasıdır”. Mesela dünya görüşü konusunda etkin söylemlere sahip bir işadamı ya da işkadını, sermayenin artışıyla birlikte artık “etliye-sütlüye dokunmayan” bir tutum sergiler, bu onun “güzelleştiği” anlamına gelecektir. Bu tutum telefonda işitilen azara binaen ağlamasına, ama gereken yanıtı verememesine yol açabilir. Zamanında ileri derecede solcu olduğu bilinen kişilikler siyasi durumdan faydalanarak “Şems-Mevlana” ilişkisine atıfta bulunabilir, yani yine bir “güzelleşme” durumu söz konusudur. Benzer şekilde “zamanında 6. Filo’ya kafa tuttuğunu” anlatan bireyler de fikren hala eylemlerini savunsalar da, aslında hikaye anlatıcılarına dönüşmüş, dünya görüşlerini şekli işaretlemelerle sürdüren Güzeller’dir.
Benzer güzelleşme durumu politikacılar için özellikle geçerlidir. Zamanında sergiledikleri “yılmaz-dönmez” tutumla toplumun her kesiminin beğenisini kazanan politikacılar, mevki kazandıklarında güzelleşme eğilimindedirler. Söylemler, ilkeler terk edilir ya da dillendirilmez, tek sorun koltuğun kaybedilmemesidir. Bunlar daha çok “rozet politikacıları” denen gruptur, varlıklarını takım elbise ve rozete indirgerler. Meslek ilkelerine bağlılık yemini eden doktorlar başta çoğu meslek erbabı da, mevki ve para zehirlenmesine uğradıklarında güzelleşir, statü zaten kongreler sayesinde yeterince korunmaktadır. Metroseksüalite “güzelleşmenin” doğal bileşenlerinden sadece biridir.
Güzeller de bir zamanlar üreme becerisine sahip ve risk alabilen bireylerdir, refah onları güzelleştirir.
Her şeye rağmen dönmeyenler ise insan toplumunda genellikle vurulur ya da asılır.