Yalamak sanatı

Dalkavukluk (yalakalık) ve yalamanın birbirinden farklı olduklarını ilk yazıda özellikle vurgulamıştık. Dalkavukluk bir amaca yönelik yapılır ve amaca erişilip de objenin işlevi bittiğinde eylem keskin biçimde sonlandırılır; istenen kadro alınmış, arzu edilen terfie erişilmiş, beklenen ihale kazanılmış (verilmiş) ya da hepsinin ötesinde dalkavukluk yapılması gereken kişinin görev süresi dolmuştur. Dalkavukluk bu bakış açısıyla bir alışveriş biçimidir, işlem tamamlandığında uzatılması gereksiz olduğu gibi, yaşanan onca temaşaya rağmen taraflar sessizce ayrılır. Çoğu hoca emeklilik sonrasında kongrelere bu nedenle katılmaz; zamanında ölçüsüz övgülerine mazhar olduklarınca artık tanınmamaları kötü bir yalnızlık hissi doğurur. Eskiden masalarına oturmak için birbirlerine çalım atanlar, şimdi onları kendi masalarında görmek istemeyeceklerdir. Hala katılmakta ısrar edilen kongrelerin akşam yemekleri genellikle yalnız yenir.

Oysa dalkavukluğun kendisi her zaman yaşamayı sürdürür, oyuncular değişir, dalkavukluk baki kalır. Devlet dairelerinde yeni obje öncekiyle taban tabana zıt bir hayat biçimini benimsemiş olsa bile, dalkavuklar aynı kalır. Yani yönetimin siyasi otoritenin rızasına bağlı olarak değişmesi bambaşka dalkavukların ortaya çıkmasına neden olmaz, üslup kıvrak biçimde değişir. Mesela yöneticinin yamacında törenlere koşanlar, artık cumaların değişmez yüzleridir. İnsanın kendinden ödün vermesi bu kadar kolay olduğunda medyanın kalemleri de benzer kıvraklıkla taraf değiştirir. O nedenle yönetimlerin değişmesine rağmen köşe yazarlarının her devrin adamı olabilmeleri şaşırtıcı olmamalıdır; onlar “şifreleri” her daim doğru okurlar.

Yalamak karşıdakini değil, kişinin kendisini mutlu eder

Oysa yalamak bambaşkadır, uygulamadaki incelik mertebesinde sanat boyutuna erişebilir. Onu farklı kılan şey içinde bambaşka bir zevk unsurunu barındırmasıdır. Çünkü yalamak karşıdakinin mutlu olmasından ziyade kendi tatminini esas alır. Kişi yalama eylemini gerçekleştirirken dolaylı yoldan kendisini mutlu eder, özellikle baş başa icra edilmesinin temel nedeni olasılıkla budur. Zevkine yalamanın dürtüsel nedeni anlaşıldığı kadarıyla bilinmemektedir, ama narsisistik kişilik bozukluğunun bir yansıması olarak kabul etmek pek de hatalı olmaz. Eylem daha çok objesinin özelliklerini kendine atfetmeyi amaçlayan biçimde tezahür eder. Bir diğer olası açıklama “statünün korunması” olabilirse de, yalama eylemi müsait her durumda gerçekleştiğinden, daha çok bir cins sportif faaliyet gibi algılanmalıdır. Nasıl günde on bin adım atmak, beş kilometre koşmak gibi içinde pek de mantık barındırmayan uğraşılar söz konusuysa, yalamak da her gün düzenli sürdürülmesi gereken samimi bir iletişim biçimidir. Bir sekreterin üstüne vazife olmasa da, bağlı bulunduğu kişinin çayını demlemekten su faturalarını ödemeye kadar gerçekleştirdiği bütün angaryalar onu gerçekten mutlu edebilir. Bu samimi yalamanın bir tek dezavantajı bulunur, o da diğerlerinin duyacakları kıskançlık olacaktır; “peki onlar neden yalanmamaktadır?” Sorunun cevabı yoktur, yalayanın mevki ya da kadro gibi bir çıkarının olmaması seçici olmayacağı anlamını taşımaz.Şimdi son olarak kaliteli bir yalamanın özelliklerini sayarak tamamlayabiliriz. Bu sayacaklarımızdan dalkavuklar da kendilerine pay çıkarırlarsa, itibardan kaybetmeden de başarılı olabileceklerini kolaylıkla fark edeceklerdir. Aslında sınıflandırma bellidir, köpek ya da kedi üslubuyla yalama olarak özetlenebilir.

Kedi tarzı yalamak köpek üslubuyla yalamaktan daha etkilidir

Köpek tarzı yalamada bol salyalı ve temaslı, ama pürüzsüz bir dil üslubu söz konusudur. Köpek gerçekten çok sever ve sevgisini şapur şupur ifade eder. Dili pürüzlü olmadığından karşısında en fazla ıslanma ve gıdıklanma hissi yaratır. Oysa kedi yalaması bambaşkadır. Bir kere kedinin dili pürtüklüdür, gıdıklamaz, hatta zaman zaman zımpara gibi eleştirel bir bakış açısı da sunar. Nitekim ne kadar dalkavukluk etmek isteseniz bile, bazen eleştirecek bir önemsiz unsur yakalayarak karşınızdakinde daha derin bir etki yaratabilirsiniz; “gömleğinin buruşuk olduğunu ya da eteğin ceketle uymadığını” söylemek “her zaman çok şık olduğunu” söylemekten çok daha etkilidir. Üstelik kedi salyasını gereksiz yere israf etmez, hedefe yöneliktir, ufak bir dokunuşla elde edilecek sonuç için fazladan dil darbelerine gerek duymaz; pürtükleriyle varlığını hissettirirken esas temas nokta atışı biçimindedir.

Bu yazı dizisinden çıkarılacak son mesaj da dalkavukluk objeleri için olmalıdır. Köpekler çok kıymetlidir, ama sadakatleri sahiplerinedir. Kediler de çok kıymetlidir, ama sadakatleri kendilerinedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir