Yapay zeka ne kadar gerçek?

Aslında uzun süredir “yapaylaştırılmış zeka” ortamında yaşasak da yapay zeka kavramını ve uygulamalarını giderek daha fazla duyuyor ve kullanıcıların deneyimlerini dinliyoruz. Bir makinenin ya da bilgisayarın akıl kazanması kavramı aslında çok yeni değil, programlama kavramının ortaya çıkmasıyla başlıyor. Basit örneklerini verelim, diyelim ki yirmi katlı bir binada altı asansör hizmet veriyor, bu asansörlerin kullanıcılar için en verimli hale getirilmesi de aslında programlama ile oluyor.

Biz kendi gariban aklımızla planlayalım:

  • Bir grup kullanıcı en alt katta beklerken asansörü çağırdığında asansör aslında kaçıncı kata çıkacağını bilmiyor, kapıda sadece iki yönlü bir buton sistemi var, biri yukarı, diğeri aşağı komutu alıyor. Kendini kurnaz zannedenler ikisine birden basıp daha da kurnaz olduklarını düşünenler butonu uzun süre basılı tutarak işinin acil ya da ısrarlı olduğunu anlatmaya çalışsa da, asansör sadece ilk basılma komutunu algılıyor.
  • Kapıda beş kişinin beklediğini düşünün, hem aşağı hem de yukarı basılması durumunda bir asansör aşağısı için, diğeri yukarısı için gelebilir. Programlanmış sistem en fazla verimlilik için olasılıkla en yakın kattaki asansörleri gönderir. İçeri gidenler sırasıyla kat düğmelerine bastıklarında asansör sırasıyla katlara gidiyor. İşi bitince ya sistem onu diğer asansörlere en verimli bekleme yerine gönderir ya da katta durdurmayı seçebilir.
  • Ortalama bir sistemde işler sorunsuz yürürken, daha karmaşık durumlar için senaryolar üretilmesi de söz konusudur. İnsan ve asansör ilişkisi iki yönlüdür; herkes hızlı biçimde istediği kata çıkmayı ister, ama beri yandan asansörün optimum kullanımı da işletim maliyetini azaltır. O nedenle programlama insanı ya da sistemi önceleyecek biçimde yazılabilir. İnsanı önceleyen sistem komutu boştaki asansöre doğrudan aktarırken, sistemi önceleyen yazılım boşta bekleyen asansörü harekete geçirmek yerine hareket halinde olana görev sırası dağıtabilir.
  • Birden fazla talep olması halinde hangi katın seçileceği asansör kapısının dışına taşınabilir, kat talebinin önceden bilinmesi yönlendirmenin daha isabetli ve verimli yapılmasını sağlar. Bu yaklaşımın bir diğer çözümü, genel güvenlik varsa, daha buradan geçerken kaçıncı kata çıkacağının giriş kartına kodlanması olacaktır. Bu yöntem asansörün işini azaltmaktan ziyade güvenliğin yükünü hafifletir (elbette kesin çözü değildir).

Buraya kadar yapay zeka ve yüz tanımadan bahsetmedik, ama senaryo yüz tanıma özelliği olan bir kamerayla birleştirildiğinde asansör kapının önünde bekleyenlerin kaçıncı kata çıkacaklarını önceden tahmin edebilir hale gelir. Bu aşamadan sonrası olasılıklar hesabıdır, varsayılan ve gerçekleşen her zaman bire bir örtüşmese de makine öğrenmesi denen kavram da bunun üzerine kuruludur.

Ve şimdi de başa dönelim, ilk asansör maceramızın sadece bir tuş seçeneği üzerinden o kata çıkmak, sonra ikinci seçeneği gerçekleştirmek olduğunu hatırlayalım. Aynı anda iki ve üzeri talebi alabilen asansörler yeni olmasa da, birden çok asansörün çalıştığı yüksek yoğunluklu iş merkezlerinin nispeten yeni olduğunu kabul edebiliriz.

Peki herhangi bir asansörde öncelik düğmesi var mıdır? Yanlış basılan düğmeler iptal edilebilir mi?

Asansörler bile henüz yapay zeka ile tanışma aşamasında, oysa karşılıklı sohbet edebileceğiniz programlar çoktan üretildi ve kullanımda. O zaman ortaya çıkan soru belli, bir işi insanın yapabileceğinden çok daha hızlı yapabilen bir sistem var, ama bu zaten vardı, buna yapay zeka demek ne kadar mantıklıdır, zeka nedir?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir