Tıbbi kongreler konusunda bir enflasyon yaşandığından sık sık söz ediyoruz. Eskiden ortak çatı altında yapılan kongreler giderek alt başlıklar altında toplanır oldu. Alt başlıklar altında toplanmasının ne sakıncası var diyeceksiniz? Sorun bütün kongrelere aynı hekim kitlesinin katılıyor olması, bu nedenle kongre harcamalarında da ileri boyutlara varan bir artış bulunmakta. Peki kongreleri kim düzenliyor? Kongreler genellikle o disiplinin dernekleri tarafından düzenleniyor. Kongre düzenlemek ihtiyacında olan dernek bir turizm firmasıyla anlaşıyor, daha sonra yine turizm firması aracılığıyla kongrenin enstrümanları (konaklama, stand alanları, kahve araları, gala yemeği, aklınıza her ne gelirse) ilaç firmalarına satılıyor. İlaç firmaları destek vermek konusunda aslında isteksiz değiller, ama çok sayıda kongre olduğunda üzerlerine binen maliyet de giderek artıyor. Zira daha önce söylediğimiz gibi, sadece katılım ücretim (konaklama ve yol hariç) birkaç yüz dolar olan bu kongrelere doktorların ceplerinden ödeyerek katılmaları mümkün değil. Bu durumda doktorların katılım ücretleri de ilaç firmalarına paylaştırılıyor. Dolayısıyla ilaç firmalarının kongrelere ayırdıkları bütçe giderek artıyor. Güçlü yabancı firmalar ana sponsor haline gelirken, yerli firmalar da ellerinden geleni yapıyorlar.
Ancak bu arada başka bir şey oluyor, dernek kongreden kendisine de bir pay kalmasını istiyor. Söz konusu pay öyle birkaç milyarlık bir ihtiyat akçesi değil, ortalama bir kongreden kalan rakam birkaç yüz bin doların altında olmuyor. İlaç kapsamı yüksek olan ya da ilaçları pahalı olan branşlarda bu “kazanç” çok ciddi boyutlara ulaşıyor. Dernek de bir süre sonra trilyonluk bir derneğe dönüşüyor.
Para aslında bizim cebimizden çıkıyor
Dernekler hepinizin bildiği gibi sivil toplum kuruluşları ve aslında vatandaş inisiyatifinin en etkin ifade biçimleri. Peki dernekler ne için kuruluyorlar? Elbette tüzüklerinde yazan amaçları gerçekleştirmek için. Söz konusu olan bir tıbbi dernek olduğunda temel amacı da o branştaki eğitim faaliyetlerini üstlenmek oluyor, daha doğrusu olması gerekiyor. Bu tür faaliyetler üyelerinin yurtiçi ve yurtdışı eğitimleri, kongre katılımları, bilimsel dergi yayınlanması gibi başlıkları içermekte. Derneğin bu amaçlarını gerçekleştirmek için maddi gelirinin olması da elbette anlaşılabilir. Ancak bizim eleştiri odağımız da bu noktada ortaya çıkıyor. Bize gelen bilgilere göre “falanca dernek Nakkaştepe’de dernek merkezi yapmak için villa aramakta”, yanlış ifade etmeyelim villa kiralanmak için de değil, satın almak için aranıyor, yani en az birkaç milyon dolar. Bir başka derneğin nakit varlığı bir milyon doların üzerinde. Bu gibi örnekleri uzatmak mümkün. Söz konusu derneklerin bilimsel faaliyetlerine baktığınız zaman birkaç asistana en fazla birkaç bin dolar burs ya da kongre katılım desteği dışında bir şey göremiyorsunuz. Bu durumda üstüne basa basa sormamız gerekiyor, tıbbi dernekler neden bu kadar zenginler? Parayı eğitime de harcamadıklarına göre neden varlar? Zira paranın kaynağı aidatlar değil, kongreler aracılığıyla ilaç firmalarından toplanan yüz binlerce dolar. İlaç firmaları da bu parayı ilaç satarak kazandıklarına göre, para hepimizin cebinden çıkmış oluyor.
Kongre enflasyonu nedensiz değil
Bu açıklamalardan sonra sanırız neden bu kadar çok kongre olduğunu da tahmin edebiliyoruz. Her branş kendine bir dernek kuruyor, dernek kongre düzenliyor, kongre de ilaç firmalarına baskı kurarak paraya dönüşüyor. Dernek bu paranın sadece küçük bir kısmını bilimsel etkinlik için kullanıyor, geri kalanı dernek merkezi satın almak, restore ettirmek gibi alanlara harcanıyor. Çok değil en geç iki yıl içerisinde bir kongre daha düzenleniyor, nakit miktarı artırılıyor. Peki biz bu derneği neden kurduk? Kısa süre önce Milli Eğitim Vakfı’nın inanılmaz mal varlığı ortaya çıktığında herkes haklı olarak sormuştu, okullar bu kadar kötü durumdayken, onlara destek olmak için kurulmuş olan bir vakıf nasıl bu kadar zengin olabilir diye. Benzer soruyu aslında tıbbi dernekler için de sormamız gerekiyor, bilimsel üretim ve sağlık hizmetleri bu kadar sorunluyken dernekler neden varlar?