Dolaştığınız sokaklarda görüyorsunuzdur, eczaneler vitrinlerini kararttılar. Bu eylemin adı ‘Geleceğimizin Kararmaması için Vitrinlerimizi Karartıyoruz’, gerekçesi ise, iktidarın Batı ülkelerinde OTC (over the counter, raf üstü) olarak adlandırılan bazı ilaçların artık “drugstore” olarak adlandırılan market benzeri yerlerde satılmalarına izin verecek olması. Yurtdışına yolu düşmüş olanlarınız, özellikle ABD’de ağrı kesiciler, vitaminler, kabızlık ilaçları gibi bazı ilaç sınıflarının raftan serbestçe alınabilen dükkanlarda satılmakta olduğunu bilirler. Reçete dışı bu uygulamanın bir gerekçesi, bu ilaç sınıfını geri ödeme kapsamı dışında bırakmak, bir diğer ise “kendi kendine tedavi” yaklaşımı ile, hastaları kendi ilaçlarını seçmek konusunda serbest bırakmaktır. OTC sınıfı ilaçların geri ödeme kapsamından çıkarılmasının ya da en azından katkı payı alınmasının ilaç harcamalarını azaltıcı bir etkisinin olacağını biz de zaman zaman dile getirdik. Ancak bu ilaçların marketlerde serbestçe satılmalarının doğru olmadığını her zaman vurguladık, doğru adresin daima eczaneler olduğunun altını çizdik. Bu nedenle ‘Geleceğimizin Kararmaması için Vitrinlerimizi Karartıyoruz’ eyleminin yerden göğe haklı olduğunu yeniden vurgulamamız gerekiyor.
Eczaneler sağlığın sigortasıdır!
Ağrı kesiciler, vitaminler gibi ilaçların kişinin kendi tercihine bırakılarak satılmasının ülkemizde önemli sorunlar yaratacağını öngörmek zor değil. Bu saptamanın birkaç gerekçesi bulunmakta, birincisi ilaç kullanımı “demokratik haklar ve özgürlükler” mantığında değerlendirilebilecek bir eylem değil. İlaç gerektiği gibi kullanıldığında sorun çözerken, yanlış kullanılması durumunda ciddi sorunlara neden olabilecek bir ürün. İkincisi, kişilerin hangi ilacın doğru olduğunu değerlendirebilmeleri bilgi düzeyleriyle yakından ilişkili, yani ilaç “komşu tavsiyesiyle” başvurulacak bir seçenek de değil. İlaçların eczanelerde, eczacı tavsiyesiyle satılması bu olası hataları önleyebilecek en önemli unsur. Ülkemiz gibi doktora düzenli gitme alışkanlığı (olanağı) olmayan bir ülkede, eczaneler ve eczacılar sağlığın sürdürülebilirliğinin sigortasını oluşturuyorlar. Evet, belki katı bir reçete kuralı işletemiyoruz ama, bilinçsiz kullanımın yaratacağı olası sorunu eczaneler ve eczacıların varlığıyla ortadan kaldırıyoruz.
Kanun bahane, kazanç şahane!
Gelelim yaratılmaya çalışılan “ilaç marketleriyle” hedeflenenlere. Sokaklarda dolaşanlarınız çok iyi bilir, şehirlerin işlek caddelerinde ve merkezlerinde “For You” adında yeşil tabelalı market konseptiyle çalışan dükkanlar türedi. Bu mağazalarda kozmetik ağırlıklı olmak üzere “her evin ihtiyacı” olabilecek ürünler satılmakta. Bu yaklaşım Amerikan usulü “drugstore” yaklaşımının çekirdeğini oluşturmaktadır. Bize verilen bilgilere göre “For You” zincirinin sahibi, Başbakan Erdoğan’ın danışmanlarından Cüneyt Zapsu’dur. Söz konusu dükkanların ürün portföyünün tek eksiği ise ilaç bölümleri, yani OTC sınıfı ürünlerdir. Türk Eczacılar Birliği’nin karşı olduğu İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Yasa Tasarısı’nın amacı da, başta ağrı kesiciler olmak üzere, vitaminler, kabızlık ilaçları, pastiller vb. geniş bir ilaç grubunun bu tür dükkanlarda satılmasının önünü açmaktır. İleride ithal edilebilecek envaiçeşit renkli ambalajlı OTC ürünlerini hesaba kattığınızda ve reklam serbestisini de sağladığınızda, ortaya milyar dolarlık şahane bir kazanç kapısı daha çıkacaktır. Vatandaşı ve onun sağlığını kıt kanaat koşullarda kollamayı benimsemiş eczacıları kim düşünür? “Özgür” bir ülkede vatandaş da ağrı kesicisini (midesini kanatma riskine rağmen) özgürce seçer ya, kazanç şahane, gerisi bahane!
Sevgili okurlarımız, işte bu nedenlerle, eczacılarımızın yanında olalım. Vatandaşlarımızın sağlığını “drugstore”lara bırakmayalım.