Kitap okuma alışkanlığı neden azaldı?

(10-18 Kasım 37. İstanbul Kitap Fuarı için hatırlatma)

Farkında mısınız bilmiyorum, özellikle üniversite gençliğinde kitap okuma alışkanlığın giderek azaldı. İşim gereği karşılaştığım gençlere “ne sürede kaç kitap” okuduklarını sorduğumda, genellikle kitap okumadıklarını anlıyorum. Üniversitelerde çoğunluk yılda bir kitap, “o da belki” düzeyinde kalıyor. Bunların kendini daha akıllı sananları “ben bilimsel kitaplar okurum” derken, biraz kurcalayınca aslında okunması mümkün olmayan “textbook”ları kastediyor. “Textbook”  denen kitaplar okumak için değildir, bilimsel alana özgüdür, ama aslında başvuru amacıyla alınır. Birkaç bin sayfa kuşe kağıda basılmış bu külliyatlar yayın periyotları içerisindeki gelişmelerin dökümünü vermeyi amaçlar. Dolayısıyla bunlar gerçek kitap sınıfında yer almazlar.

Resim http://readwc.blogspot.com/2017/06/charles-wysocki.html adresinden alınmıştır.

Bilimsel kitapların en iyileri ise popüler amaçla yazılanlardır. Bunlar o işin tutkunu olanlar tarafından kaleme alınırken, belli bir düşünceyi yazarın gözünden sistemli bir kurguyla savunur. Siz okurken sadece yeni şeyleri akıcı bir üslupla öğrenme olanağını yakalamazsınız, bir görüşü de anlama şansına sahip olursunuz. Bilimsel makale derlemeleri bile bu düzeye çok zor erişir, bilakis anlaşılamayacak kadar karmaşık ya da tiksindirecek kadar sevimsiz üslupta olabilirler.

Bilimsel erişimde yirmi yıl öncesi ve bugün karşılaştırılamaz!

Öncelikle bilimsel bilgiye erişimin son on yılda vardığı noktayı dile getireyim. Bir bilimsel araştırma yapmanız gerektiğinde ilk yapacağınız şey bilgi edinmek olur. Sadece yirmi yıl önce bir konunun bilimsel makalelerden okunması olasılığı bile çok azdı. Önce konuyu belirler, sonra genel kitaplarda ne yazdığına bakar, böylelikle ilgili anahtar kelimeleri kavrardınız. Sonra ya kütüphaneye gider Index Medicus olarak adlandırılan yıllık katalogları karıştırırdınız (en az on beş büyük cilt, makalelerin özetleri bile yok, sadece anahtar kelimeler, makale başlıkları ve yazarların adresleri). Şansınıza kendi kütüphanenizin abone oldukları çıkarsa fotokopisini isterdiniz. Bunun bir adım ilerisi ise anahtar kelimeler, dergilerin adları, makalelerin başlıkları ve yazarların adreslerini yayınlayan periyodikleri taramak olurdu. Yazara posta kartı gönderir ve şansınız varsa makalenin kopyasının gelmesini beklerdiniz. Bunların genel adı Current Contents’ti, tıp için olanları “yaşam bilimleri” başlığı altında haftalık yayınlanırdı.

Derken Google geliştirildi, anahtar kelimeleri ona yüklemeye başladık. Google tahmin ettiğinizin artık çok ötesindedir. İnternete girmiş herhangi bir gazete makalesini “içerdiği uzunca bir cümleyi seçip” Google’a girin, aynısının esasını bulur. Herhangi bir anahtar kelime araması, on binlerce sonuçla karşılanır, bunların “scholar” altında sınıflananın erişimi de yanınıza kar kalır. Dolayısıyla kartpostala yazıp en az üç ay beklediğiniz sonuçlar 0,0000… saniyede tam metin olarak elinizin altındadır. Google dilerseniz bunları anlaşılabilir düzeyde Türkçeye de çevirir. Ne var ki okuma alışkanlığı olmadığında, bırakınız bu makaleler, gazetelere bile el sürülmez. Bilimsel makalelere erişim imkanı çok fazla artarken, okuma hevesi dibe vurmuştur.

Sorun popüler kitaplar için de geçerlidir

Ve yine çok değil, mesela otuz yıl önce yayın çeşitliliği genellikle romanlarla kısıtlıyken, bugün hemen her alanda popüler eserin Türkçe çevrileri kitapçıların raflarındadır. Lakin okuma alışkanlığı olmayan bir toplumda bugün bir kitabın iki bin satması bile olaydır; çoğu ilk basımı binle kapatıp bir daha yayımlanmazlar: “İmkanların artmasına karşılık okuma alışkanlığı bilakis azalmıştır”. Peki nedir bunun açıklaması, kitaplar çok mu pahalanmıştır? İlk baskıları belki, ama ikinci el dükkanlarında çoğu eser beş liranın üstüne çıkmaz. O halde sorun aslında ekonomik değildir, kültüreldir, okuma alışkanlığının bu denli azalmasının nedenleri iyi araştırılmalıdır.

Zira bir kitabı okumak, “okuyup-anlamak” eyleminin çok daha ötesidir.

Haftaya bir kitabın “kaç biçimde” okunabileceğinin irdelemesiyle devam edeceğiz…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir