Geçen hafta sözünü ettiğimiz üzere, Napolyon kompleksinin, Bonapart’ın boyunun kısa olmasına bağlanması biraz yakışıksız görünmektedir. Nitekim günlük dilde boy kısalığı ve zeka üstünlüğü işaret eden deyimler bulunur, bu deyimlerin bir kısmı rencide etmek amacıyla üretilse bile saptama doğru görünür, yani “boyu kısa olanların farklı bir zeka avantajı vardır” genellemesinin reddi zordur.. Bununla birlikte Napolyon’un adıyla anılan kompleksi, başarıda sınır tanımaması, daha doğrusu “çekirge bir zıplar, iki zıplar…” aşamasına sürüklenmesi olarak betimlemek daha makuldür.
Napolyon Ceneviz Cumhuriyeti’nin Fransa’ya geçtiği 1769’da Korsika’da doğar. Tam da devrim öncesi dönemde genç yaşta Fransa’ya önderlik eder, askeri açıdan dehadır, henüz 26 yaşında komutan olur. İlk başarılarından sonra anayasada değişiklikle cumhuriyet görüntüsü altında bir diktatörlük oluşturulur, 7 Şubat 1800’de bir ulusal referandumla halk Napolyon’un ömür boyu konsül olmasını 3,011,007 “Evet”, 1562 “Hayır” oyu ile onaylar.
Hemen ertesinde İtalya’daki ordunun başına geçer, Avusturya’yı yener, Paris’e geri dönüp sahip olduğu çok geniş yetkilerden yararlanarak devlet mekanizmasının işleyiş etkinliğini artırır, Fransız Medeni Kanunu’nu hazırlatır, halk tarafından yine desteklenir. Ardından 1802’de İtalya Cumhuriyeti’ni kurup ilk devlet başkanı seçilir. Ancak Fransa’nın Avrupa’daki ekonomik ve politik gücünün giderek artması tehdit oluşturduğundan 1803 yılının Mayıs ayında İngiltere Fransa’ya savaş ilan eder.
Kendini İmparator ilan eden kudret
Napolyon Mayıs 1804’te kralcıların bir komplosunu bahane edip kendisini imparator ilan eder, karar halk oylamasıyla 3,572,329 “Evet” ve 2579 “Hayır” olarak onaylanır. Napolyon, yeni rejimi kurmaya başlamak için halk oylaması sonuçlarını beklemeyi gerekli görmez, ağabeyi Joseph ve kardeşi Louis’yi prens ilan eder.
Büyük Şarlman İmparatorluğu’ndan esinlenerek bir Fransa İmparatorluğu kurar. Ama artık Napolyon’a tepki büyüktür; annesi, birçok diplomat, bürokrat, devlet adamı ve asker onunla irtibatını keser. Beethoven bestelerinden onun adını siler. En çok tepki gösterenler devrimciler, ihtilalciler ve askerlerdir. Mart 1805’te ise İtalya’da kendi kurduğu cumhuriyeti lağvederek kendini İtalya kralı ilan eder.
Ve derken düşüş başlar…
Rusya’yı İngiltere’ye karşı askeri harekata zorlar, yanaşmayınca 1812 yılı ortasında 800 bin kişilik ordusuyla Rusya Seferi’ne girişir, Moskova’ya girer, ama Ruslar Moskova’yı yakıp çıkmışlardır. Kış bastırınca ordusunun dörtte üçü savaşmaksızın kaybedilir. Bu elbette ülkesinde iş gücünün yeniden oluşmasını engeller, ekonomik kriz çıkar, halk desteği düşer, Elba Adası’na sürgüne gönderilir.
Buradan kaçar, gizlice Paris’e döner, halk desteği tekrar yükselir, ikinci kez tahta çıkar. Yeniden ordu toplayıp Belçika’ya saldırır, ama İngiliz ve Prusya kuvvetleri tarafından Waterloo’da büyük bir yenilgiye uğrar. Amerika’ya kaçmak ister, ancak bunu başaramaz. İngilizler onu Atlantik’teki Saint Helena Adası’na götürür, burada henüz 51 yaşında yaşamı sonlanır.
Sorun boyda değildir, ama tarih tekerrür eder
Anlaşılacağı üzere Napolyon’u boy nedeniyle bir komplekse malzeme etmek çok zordur. Bir devlet adamı olarak Fransa ve Avrupa’yı şekillendirir, halk eğitim sistemi kurar, dini azınlıkları özgürleştirir, yeni gelişmekte olan orta sınıfın yasalar önünde eşitliğini sağlar, ama beri yandan kültürlü yeni bir aristokrat sınıfı kurar. Dünyadaki hukuk sistemlerinin dörtte birine çeşitli şekillerde uyarlanmış olan ve kendi adıyla anılan Napolyon Kanunlarını hazırlatır. Bugün Mısır Bilimi olarak adlandırılan ve Antik Mısır’ın tarihteki yerinin ortaya çıkmasını sağlayan süreç, Mısır seferine yanında bilim insanlarını götürüp, dilin okunmasını sağlayan Rosetta Taşı’nın bulunmasıyla başlar.
Napolyon’un kompleksle anılmasına neden olabilecek tek özelliği askeri başarılarında “yurtta sulh cihanda sulh” ilkesini benimseyememesidir.
Kıssadan hisse, sorun boyda değildir; hikaye tanıdıktır, ders alınmazsa tarih tekerrür eder.