Gripte ilaç mı yoksa bitki çayı mı daha etkilidir?

Grip ya da soğuk algınlığı gibi tabloların çoğu aslında virüslere bağlı hastalıklardır ve genellikle toplumun önemli bir bölümünü etkileyen salgınlar halinde ortaya çıkar. Soğuk algınlıkları hastanın kendi bünyesinden kaynaklanan ek bir sorun yoksa bir hafta içerisinde kendiliğinden iyileşir. Virüslere karşı kullanılan ilaçlar, ağır hastalık tablosu söz konusu değilse sürecin üstüne bir şey koymaz. Bu durum bir yere kadar elbette bitki çayları için de geçerlidir. Ama bitki çaylarını ilaçlardan ayıran unsur toplumun hafızasının, yani geleneğin bu konuda sahip olduğu deneyimdir. Bitki çayları bütün kültürlerde soğuk algınlığından tutun, stres durumlarına kadar rahatlatıcı amaçlarla kullanılmıştır. Ancak burada genel geçerli bir reçeteden çok, kişinin kendini tanıması, kendi seçeneğini yaratması önemlidir.

Bitkiler neden bu kadar etkilidir?

 

Bitkiler bünyelerinde çok miktarda madde içerirler, bunların bütünün hiç zararı olmaması mümkün değildir. Ancak adaçayı, ıhlamur, limon kabuğu gibi temel çaylar için bugüne dek gösterilmiş ciddi bir risk söz konusu değildir. Bitki çaylarının riskleri pek sık kullanılmayan, az bilinen bitkilerin yanlış kullanılmasıyla ortaya çıkar. Aslında mesleğine hakim gerçek bir aktar bulursanız risk ortadan kalkar. Tam tersi “nasıl olsa doğal bitki” mantığıyla yapılan karışımlar, hele hele çok miktarda tüketilirse ciddi istenmeyen etkilere neden olabilir. O nedenle sağlık amacıyla bitki çayı tüketenlerin ya güvenli sularda kalmaları ya da iyi bir rehber sahibi olmaları zorunludur.

 

İnsan ya da bitki fark etmez, aslında canlı sistemler benzer mantıkla çalışır. Örneğin filiz denen kısımlar bitkinin büyümesi, kendini yenilemesi için bileşikler ihtiva eder, bunlar diğer canlılarda da akraba moleküllerdir, yani benzer etkiyi elde edersiniz. Bir diğer örnek meyve olgunlaştığında saptan ayrılmasını sağlayan maddelerdir, bunlar diğer canlılarda da benzer etkileri gösterir. Ama iş yoğun bitki çayı tüketimine gelince, konuyu bilmeyen birisi tutup da olmadık bitkinin çayını tüketirse fayda değil zarar görebilir. O nedenle sağlık amaçlı bitki çayı tüketiminde tehlikesi olmadığı ıhlamur, nane gibi aşikar genel çaylar dışında çıkılmamalı, bunlar zencefil, tarçın gibi baharatlarla zenginleştirilmelidir. Zaten bir bitki diğerinden tamamen farklı olamayacağı için temelde benzer fayda elde edilir.

 

O halde iyi bir grip reçetesi de verelim mi?

 

İşte tam burada sorun daha çetrefil hale gelir. İnsanların tıptan beklentileri artık pek karşılık bulamadığı için, bitkisel olduğu iddia edilen seçeneklere doğru bir eğilim var. Ancak bir sorunu ortadan kaldırırken kalıcı başka bir sorun ortaya çıkarmamak temel yaklaşım olmalıdır. Hele hele internet üzerinden erişilebilen bitkisel ürünlerde özellikle dikkatli olmak gerekir. Bu ürünlerin büyük bir kısmı etkiyi gerçekleştirdiği bilinen kimyasal maddeler içermektedir ve kontrolsüzdür. “Bağışıklık sistemini güçlendiren takviyeler” kavramının gerçek karşılığı ise bilinmemektedir. Dahası “her derde deva karışım” gibi bir ürün de mantıkla bağdaşmaz.

 

O halde son olarak rahmetli Barış Manço’yu analım ve soğuk algınlığı için en iyi bildiğimiz reçeteyi tekrarlayalım: “Nane limon kabuğu bir güzel kaynasın aman, içine hatmi çiçeği biraz çörek otu katasın aman; hatta biraz tarçın bir tutam zencefil aman, bin derde deva geliyor biraz daha sabret güzelim…”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir