Virüs mRNA aşılarının olası riskleri

Bu hafta mRNA aşılarının uygulama sonrası deneyimi konusunda bilgi aktarmaya çalışacağız.

Bu hafta mRNA aşılarının uygulama sonrası deneyimi konusunda bilgi aktarmaya çalışacağız. İlk yazıda söylediğimiz gibi bir aile hekimi meslektaşımız, başvuru sırasında çoktan ilerlemiş kanser vakalarından bahsederek “turbo kanser” olarak adlandırdığı terimi oluşturmuştu. Önce turbo kanser için mantıklı açıklama yapmaya çalışalım. Salgın ülkemizde olduğu gibi başka ülkelerde de hastaneye gidişleri durdurdu. Çoğu ameliyat ertelendi, başka şikayeti olan hastalar randevu alamadı. Bu durum kanser hastalığının ileri aşamalarda, yani salgın önlemleri sonrasına dek ertelenmiş olması mantıklı bir açıklama olarak görünmektedir. Hastalar sağlık sistemine geç erişmiştir, o nedenle hastalıklarının ileri evrede olması da akla uygun görünür.

Ne var ki bir de aşı hakkında saptanan gerçekler var, bunlar da ciddi biçimde dikkate alınmaya değer. Yeni bir teknoloji olan mRNA aşısı, aşı etkisi oluşturması beklenen proteinin henüz daha kod aşamasındaki biçiminin (messenger – m – RNA buna deniyor) uygulanması esasına dayanıyor. Bu biçimin üretilmesi proteinin kendisinin üretilmesinden teknik olarak daha kolay, hızla çoğaltılabiliyor, üstelik bilgisayar simülasyonlarıyla değişiklik olması durumunda yeni biçimlerinin hazırlanması da daha kısa sürüyor.

Aşının parçalanmaması için eklenen uç

Ancak teknolojinin kendisi yeterli olmuyor, işin bir de biyolojisi var. İnsanda herhangi bir proteinin yapılması için DNA’dan yazılan mRNA’lar şablon olarak kullanılmalarının sonrasında parçalanarak hızla ortadan kaldırılıyor. Burada ise amaç farklı, siz aşı için geliştirdiğiniz bu mRNA’yı parçalanmaktan koruyamazsanız bu kez aşı etkisi oluşmuyor. Bu amaca yönelik mRNA’nın parçalanmasını önleyen bir de uç eklemek zorundasınız ve yapılan tam da bu. Lakin bu kez de aşı mRNA’sı çok uzun ömürlü hale gelip yapılan yerin dışına da dağılıyor. Geçen hafta anlattığımız siroza giden karaciğer sorunu bu yüzden mantıksız değil, çünkü uygulama sonrası çalışmalar aşı mRNA’larının karaciğerde biriktiğini göstermiş. Virüsün bağlanma bölgesi insan AT2 molekülü olduğundan, bu da çok yaygın bulunduğundan aşırı uyarılmanın sorun yaratacağı aşikar.

Zaten bizim de iki dozdan öteye geçmeyiniz diye sürekli uyarmamızın nedeni buydu. Bazı meslektaşlarımızın ve hatta resmi otoritenin “hatırlatma dozu” ısrarı yanlıştı. Zaten Amerikan FDA otoritesi bile ikinci dozdan sonra özellikle gençlerde sık görülmeye başlayan kalp kası enflamasyonu (miyokardit) için resmi uyarı yayınlıyor. Üstelik virüs gençlerde etkili olmadığına göre neden gençlerin hatta çocukların bile aşılanmasında ısrar edildiği hiç anlaşılamadı.

Aşının olası kanser riski

Bundan ötesi de var mı, maalesef bir olasılık olarak var. Parçalanmayan aşı mRNA’sı vücutta tersten kalıp oluşturarak tekrar DNA’ya dönüşme ve esas DNA’ya kaynaşma olasılığına da sahip. Bu vücudu enfekte eden virüsün “ters transkriptaz” enzimi sayesinde gerçekleşiyor. Parçalanamayan kalıp RNA bu kez DNA içine ekleniyor, eklenmenin etkilerini ise hiç kimse tam olarak bilmiyor. Bu olasılıklardan biri, yeniden DNA ile etkileşime açık bir özellik kazanıyor, Bu her hücre bölünmesi sırasında DNA kodunda bir kayma ile “varsayım olarak” gerçekten kanseri önleyici genlerin etkisinin kaybolmasına neden olabilecek bir durum (palindrom kayması). İşte bu noktada da turbo kanser tanımlaması bir haklılık kazanıyor. Kaş yapalım derken göz çıkartmak örneği bir komplikasyon.

Bütün bunlar varsayım diyenler çıkacaktır, biraz da onlara cevap hazırlayalım. Birincisi hayli mantıklı bu varsayımların ispatı diye bir çaba yok, ama varsayım çok mantıklıysa hala ispatın aranması da başını kuma gömmekten farklı değildir. Bu mantıkla evrenin genişlediği, yıldızların ölebileceği gibi fizikte kabul edilmiş pek çok şey de ispatı yapılamayan, ama doğru kabul edilmiş varsayımlardır.

Oysa bu mRNA aşısı yan etkisi varsayımının dikkate alınması gereken çok daha önemli bir yanı var, o da salgının tekrarlaması durumunda dört beş aşı olmuş kişilerin aşırı reaksiyon nedeniyle hayatlarını kaybedebileceğidir. Nitekim herkes şu sıralar Covid dahil virüs enfeksiyonlarının çok arttığını, ve beraberinde ölüm vakalarında ciddi artış eğiliminde olduğunun farkında.

Kaynak: Acevedo-Whitehouse K, Bruno, R. (2023). Potential health risks of mRNA-based vaccine therapy: A hypothesis. Medical hypotheses171, 111015. https://doi.org/10.1016/j.mehy.2023.111015

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir