Havuç neden önemlidir?

Havuç zaten bir köktür, hatta kök meristemidir desek bile yeterli olur da biz yine de irdelemeye çalışalım. Havuç bitkinin yeşil kısmıyla sentezlediği bileşikleri depoladığı alandır, meristemden aslında bunu anlatmaya çalışıyoruz. Ama havucu diğer köklerden ayıran bir özelliği vardır, o da rengini veren karoten içeriğidir. Karoten tek bir madde değildir, karotenoidler diye sınıflanan moleküller ailesinin kısaltmasıdır. Bu aile içinde beta-karoten bizim için özellikle önemlidir, ama alglerde bulunan fruktoksantin, domatesteki likopen de aslında bu sınıfa girer. Bu maddelerin birkaç çok önemli işlevi vardır. Beta-karoten A vitaminine dönüşür, bu ise doğrudan hücre çekirdeğine, yani DNA’ya etki eden sinyal sistemini kurar. Embriyo bu sinyal sistemiyle gelişir, ama kaynağın doğru olması zorunludur. Bizim tükettiğimi A vitaminin esas kaynağı havuçtur. Havuçta kök olması nedeniyle elbette pek çok enerji verici, besleyici madde, vitamin ve mineral de vardır. Ancak bunlar diğer kaynaklardan kolaylıkla yerine konabilir. Gerçek A vitamini alınamazsa pek çok işlev bozulur.

A vitaminini işlevleri nelerdir?

Biçimlendiricidir lafı genel olarak geçerlidir, özellikle yeni canlının gelişimi buna bağlıdır, o da zaten yumurtanın sarısından emin eder. A vitamini eksikliğinde cilt bütünlüğü bozulur, bu ağız içi yaralarla, yani aftlarla sonuçlanabileceği gibi, deriyi de etkiler, dilde ve ciltte morarma ve çatlaklar oluşur. İşte bu noktada sivilce kavramına da dikkat çekelim, bilgi yanlış iletilirse, sivilce oluşumu da garip karşılanmamalıdır. Neredeyse bütün organlar etkilenir, kemik ağrıları, kansızlık, zihinsel yorgunluk, kas kaybı, en önemlisi de görme kaybı meydana gelir.

Havuç gözler için faydalıdır düşüncesi de buradan çıkar,yani içeriğindeki beta-karoten retina için zorunludur. Şimdi yine sivilce örneğinden hareketle sarı nokta meselesini de hatırlayabiliriz, toplumda fazla artmadı mı? Havucun sağladığı A vitamini görme için elzem olmakla birlikte, emilimi için yağ zorunludur. Bu işin tarihçesi en iyi İkinci Dünya Savaşında gözlemlenir, havuç elbette vardır, ama savaş koşulları nedeniyle yağ bulunamadığından gece körlüğü denen tablo gelişir. Yani sadece havuç yetmez, yağ da olmak zorundadır ki emilebilsin, A vitamini yağda erir. Size yağların ayrı bir sistemle, lenflerle karaciğerden geçmeden emildiğini daha önce de vurgulamıştım, yağ enformasyondur. O nedenle özellikle diyet yapanlar rendelenmiş havuç yiyorlarsa zeytinyağı kullanmak zorundadır.

A vitamini için havuç dışında kaynak ver mıdır?

Var, mesela portakalın kabuğunda da vardır, ama biz bunu yemeyiz. Oysa havuç neredeyse her yemeğe girer, girmek zorundadır. Bunun doğal yollarla başka türlü alınması olanaklı görünmüyor. Her sarı ya da turuncu olan şey A vitamini demek değildir. Ana kaynak havuçtur, zorunludur. Özellikle gelişme ve üreme çağında olanlar dikkat etsin bile diyemeyiz, zira retina herkeste vardır, yani yaşı olanlar da özellikle dikkat etmeliler. İyi bir görme ve sağlıklı vücut bütünlüğünün olabilmesi için havuç ve emilim için gereken yağ ana kaynaktır. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir