“Yemezler”

Bu kitabın yazılmasındaki birinci amaç gıda ve hastalık ilişkisidir, ama erişilebilen olası bütün kaynakların  geriye dönerek okunduğu ve bilgilerin gözden geçirildiği dört yıllık süreç, aslında biyolojiye ve tıbba başka bir yorum getirilebileceğini de göstermiştir. Hastalıklar ve beslenme arasında tahmin edilenden daha ciddi bir ilişki olduğu ortaya çıkmaktadır. Ne var ki beri yandan, canlı sistem de bizim tahmin ettiğimizden daha farklı çalışır görünmektedir. Kitabın önemli bir amacı da işte bu yorum için gerekli zemini oluşturabilmektir. 

yavuz_dizdar_yemezler

Bu kitap tüketiciyi marketler aracılığıyla uzun raf ömürlü gıdaya mahkum eden endüstriyel üretim anlayışının insanları nasıl hasta ettiğini anlamak amacıyla zorunlu olarak yazılmıştır. Yemezler!, ekşimeyen yoğurt, uzun ömürlü UHT kutu süt, 45 günde yetiştirilip 20 dakikada pişebilen piliçlerden yola çıkarak beslenme – hastalık ilişkisini irdelemekte ve bu vesileyle Batı akademisi, yine onun verilerini kullanarak doğrudan eleştiri sunmaktadır.

Kitabın gönderme yaptığı kaynakların bütünü bilimsel dergilerde yayımlanmış makalelerdir ve değerlendirme süreci 1800’lerin sonlarından başlamaktadır. İçerik beslenmeyle kısıtlı tutulmamış, biyolojinin ve başta kanser olmak üzere hastalıkların mekanizmaları da farklı bir bakış açısıyla yeniden gözden geçirilmiştir.

10 cevaplar
  1. esmer alp
    esmer alp says:

    ne versen yerler zihniyetine” bir Osmanlı Tokadı : YEMEZLER!

    Kitabı okurken farkına varacağınız yazarın öne çıkan özellikleri : vefalı, cesur, özgün, özgür, esprili..
    Kitabın samimiyeti size bir çok duyguyu yaşamanızı garanti ediyor samimiyseniz ve gözlüklerinizi bir tarafa bırakabilirseniz
    şaşırdığınız, hüzünlendiğiniz anlar çok olacak mesela..
    zaman zaman gülümseten gerçekleri okurken bazı saptamalara da kahkahalarla güleceksiniz :))
    finali merak edeceksiniz..
    Kitabı okuduktan sonra şapkanızı çıkarmakla kalmayıp varsa gözlüklerinizi de fırlatıp atmanız olası..

    Birinci Bölüm : zihin açıcı..

    İkinci Bölüm : önemli bilgiler edineceğiniz bir bölüm, zihin açmaya devam eden, bakış açınızı artıran..

    Üçüncü Bölüm : çok enteresan saptamaların olduğu bölüm..
    mayalanma organı kalın bağırsaklarımız.. yediklerimizden enformasyon aktarımı : o yıl ki doğanın özeti.. ve elbette adaptasyonu sağlama.. çok doyurucu bir tanım..
    kitaptan önce ben hiç böyle bakmamıştım.. eh işte doğal beslenmeye özen gösterelim.. yediklerimiz sindirim yolunu takip etsin yapıtaşlarına ayrılsın sonra bu taşlardan yapı duvarı oluşsun :))) ama işin içi yüzü öyle değilmiş.. gerçek yoğurdun bu kadar değerli olduğunu bilmiyordum mesela.. artık yeni favori gıdam “gerçek” yoğurt oldu

    Dördüncü Bölüm : yanı başımızda duran ancak kaybetmek üzere olduğumuz geleneksel gıda anlayışımızın farkına varacağımız bölüm.. (güya gelenekçi bir toplumuz.. ama şekilcilikten öteye geçmeyen moda ve dayatmacı zihniyetler geleneklerimizden gelen miras hükmünde muhteşem zenginlikleri kaybetmemizin nedenlerinden biri..)

    Beşinci Bölüm : Yetersiz beslenme hastalık nedenidir bilgisine sahip olduğunuzu sansanız da bu bilginin YEMEZLER açılımı çok detaylı ve farklı.. mutlaka okunmalı.. karamsarlık oluşturma ihtimali olsa bile.. gerçekten kaçamazsınız çünkü gözlerinizi yumarak..

    Altıncı Bölüm : Yine hiçbir şey bilmeden de endüstriyel gıda doğal gıda kadar yararlı demez belki de hiç kimse.. hatta zararlı olacağı da tahmin edilir..
    ama yine de gözbebekleri gelecekleri olan çocuklarına yedirilir afiyetle.. anlık kurtarıcı olsun eğlence olsun zevk olsun için.. amma velakin 6. ve 12. bölümü okuduktan sonra körpelerine işlenmiş gıda sunacak bir ebeveyn düşünemiyorum..

    Yedinci Bölüm : Tüfek çıktı mertlik bozuldu sözünü anımsatan bölüm.. endüstrinin bin yıllık güzelim yoğurdumuzu beyaz eşyaya dönüştürmesi serüvenini içiniz acıyarak okuyacaksınız 7. ve 8. bölümlerde..
    umulur ki bölümün sonunda siz de etki alanınızda “şerh” koyarsınız beyaz eşya benzeri gıdaların tüketimine..

    Sekizinci Bölüm : Bu bölümde aşırı fiziksel işlemden geçirilerek Uuupuzun ömürlü hale getirilmiş gıdaların sizin ömrünüze nasıl bir katkı sağladığını düşünmeye başlarsınız ve 12. bölümü de okumak istersiniz sanıyorum..

    Dokuzuncu Bölüm : en hüzünlü bölüm ama enteresan; en çok gülümseyeceğiniz bölüm de burası
    bu bölümden sonra ……”pişmiş tavuğun başına gelmemiştir” deyimini kesinlikle değiştirme ihtiyacı hissedeceksiniz ve yeni deyim ….. endüstriyel pilicin başına gelmemiştir şeklinde olacak isteseniz de istemesiniz de.. çok üzüleceksiniz ve büyük olasılıkla vazgeçeceksiniz beyaz etten bembeyaz yumurtadan.. diğer beyazlardan (süt ve yoğurt ve ayrandan) da diğer bölümde vazgeçtiyseniz.. artık bir gıda fobiniz olmuş olacak hayırlı olsun ama bu kitabın değil gözünüzü yumduğunuz için görmediğiniz, yetkililerin göz yumduğu gıda endüstrisinin olağan bir sonucu..
    artık fotosentez mi yaparsınız köyünüze mi gidersiniz bize bir şey olmaz der devam mı edersiniz ya da kendinize başka bir çözüm yolu mu bulursunuz bu da sizin imkan, algı, kapasite ve bakış açınıza bağlı..

    Onuncu Bölüm : Şeker keşke sadece dişleri çürütseymiş.. tatlı görünmesinden belliymiş aslında.. tatlı dil yılanı çıkarırmış ya deliğinden zavallı yılan ne bilsin tuzak olduğunu

    tatlandırmada kullanılan şekerin çeşitlerini ve bunların beyin kabuğunun çalışmasını baskıladığını okuduğunuzda yavrularınıza her ağladıklarında gönül rahatlığıyla verebilecek misiniz acaba?
    (ben derste soruları doğru yanıtlayan çocuklara şeker vermekten vazgeçtim.. geçenlerde kuruyemişçiden hurma aldım dağıttım kendim de yedim diye ama kuruyemişler de masum olmayabilirmiş marketten meyve almak istedim ilaçlar hormonlar geldi aklıma vazgeçtim anlayacağınız bir gıda çıkmazındayız hepimiz..)

    On birinci Bölüm : Bu dünyanın yalnızca insanlar için olmadığını geç kalmış olsanız da anlayacağınız bölüm..
    siz böcekleri , yemediğiniz otları hiçe sayıp bencilce yok etme girişimlerinde bulunduğunuzda elde edeceğiniz ürünler de size hayır getirmeyecek “doğanın mantığı” bu değil çünkü.. “Çapasız ve de çabasız” elde edilen ürünlerin “katma değeri” olmaması hatta sağlığınızı da tehdit edeceği kaçınılmaz görünüyor..
    bu bölümden sonra da en masum görünen sebze meyveler çıkabilir hayatınızdan..

    On ikinci Bölüm : Bu bölümü okuyup kavrayabilene benim bir sözüm olamaz.. ben sadece satırlardaki ve satır aralarındaki mesajlardan görebildiklerime dayanarak şunu söyleyebilirim : işlenmiş gıdayı gönül rahatlığıyla tüketemezsiniz..
    gıda endüstrisinin uzun raf ömrü sevdasından ilaç endüstrisinin nasiplenmesi çıkarımı çok enteresan geldi mesela.. ölmesinler ama ilaçla yaşasınlar.. ürettiklerimizi tüketsinler kağıttan kulelerimizi koruduğumuz sürece gökdelenlerimizde süreriz sefamızı mı diyor acaba endüstri..

    On üçüncü Bölüm : En enteresan bölüm.. farklı bakış açılarından bakmaya hazır olanlara sunulmuş harika bir bölüm.. mutlaka okunup kendi çıkarımlarınızı edinmelisiniz..

    On dördüncü Bölüm : bir tarım ve hayvancılık ülkesinin “kanunlar çerçevesinde ” nasıl böyle bir çıkmaza girdiğinin hazin öyküsünü okuyacaksınız..

    (Esmer Alp)

    Yanıtla
    • Nurettin
      Nurettin says:

      En içten saygılarımı sunuyorum. Sağlık, Tarım ve Gıda, Çevre ve Şehircilik Bakan ve bürokratlarına, Siyasi Parti Genel Başkan ve yöneticilerine, Belediye Başkanlarına eğitim verseniz, faydası olur mu, acaba. Belki bu hayati konuda; devlet politikası olması gerektiğine inananlar çıkabilir de, birşeyler yaparlar. Bizleri de aydınlattığınız için, sonsuz teşekkürler.

      Yanıtla
  2. Hilal Yazar
    Hilal Yazar says:

    Bir Ziraat Yüksek Mühendisi (Zootekni – Hayvan Bakım ve Besleme Bölümü Mezunu) olarak okuduğum bu kitaptan çok şey öğrendim. Ve Sayın Dr. Yavuz Bey söylediği pek çok şeyde haklı. Ülkemizde ve aslında tüm dünya da sağlıklı ve sürdürülebilir nitelikte hayvansal üretim gerçekleştirildiği söylenemez. Tıp ve Zirai Bilimler acilen bir iş birliği yapmalı ve hepimiz metamorfoz geçirmeden gereken önlemler alınmalıdır. Teşekkürler, harika bir kitap

    Yanıtla
  3. Şule Yılmaz
    Şule Yılmaz says:

    Okuduğum en değerli kitaplardan bir tanesi. Bu kadar güzel çalışılmış bir çalışma akademik faydalar gözetilmeksizin biz okuyucuların faydasına sunulmuş ve son derece samimi hazırlanmış. Benim gibi anneleri de dehşete düşürmekte haklı. Kesinlikle herkes tarafından okunmalı (herkes beslenmeye muhtaç) ve endüstriyel gıdadan uzak durulmalı!!

    Yanıtla
  4. Hüseyin Aydın
    Hüseyin Aydın says:

    ‘ YEMEZLER ‘ bugüne kadar okuduğum en iyi çalışmalardan biri.
    Sn.Dizdar’ın gelişmiş entellektüel tarafı kendi yorumunu aktarabilmesini ve dolayısıyla bilinen kabullere ilişkin soru sorabilmesini sağlamaktadır.
    Bu konudaki bilgi ve düşüncelerime katkılarından dolayı ayrıca teşekkür ederim.

    Kitap ile ilgili iki noktada eleştirim var ;
    Endüstriyel hayvancılık ile ilgili bilgilerin bir kısmı başkalarından sözlü olarak derlenmiş olduğundan bazı yanılgılar olmuş.

    1. Tavuklar öğleden sonra yumurtlamazlar şeklinde bir kural yoktur. Akşama doğru bile yumurtlayabilirler.

    2. Broiler endüstrisi tıptan 50 yıl ileride değildir.
    Elmalarla elmaları toplarsak broiler endüstrisinde eti için piliç yetiştirildiğine göre
    tıp eti için insan yetiştirir ise karşılaştırabiliriz.
    Sayın Dizdar’ın ilerideki yazılarına katkıda bulunmak amacıyla bir ek yapmak istiyorum.
    Broiler endüstrisinin pilicin sofralık olmasındaki süreyi kısaltmasındaki asıl etken östrojenik özellikli bitkileri içeren yemler kullanılmasıdır ( soya ) . Dokunun östrojenik özellik göstermesi tüketicinin dokusunda da benzer etkiler göstermesine neden olmaktadır. Yoğun olarak beyaz et tüketen toplumlardaki cinsel eğilimlerin profili bu yönden sorgulanmalıdır.

    Saygılar

    Dr. H.A

    Yanıtla
  5. Murat Gülmez
    Murat Gülmez says:

    Yavuz Hoca,
    Kitabın gelirlerini bir hayır kurumuna bağışlarsa samimi olduğunu kanıtlar, yoksa beni inandıramaz.

    Yanıtla
    • Mehmet Naki Çatalyürek
      Mehmet Naki Çatalyürek says:

      Materyalis bir sistemin içinde yaşayanların paraya gereksinmeleri vardır. Yavuz Bey bu bloktaki hizmetleri ücretlendirebilir, Reklam alabilir, Kitaplarını bilimsel çalışmalarını farklı fiyat uygulaması koyabilir.

      Yanıtla

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir