Aşılama stratejisinin virüs üzerine etkisi

Hastalık sayılarındaki artışın olası nedenleri alınan tedbirlerde gevşeme olarak düşünülse de, çevreden edinilen intiba vatandaşın kurallara “olabildiğince” uyduğudur. Tamam, toplu taşıma eskisine göre daha kalabalık, restoran ve kafeler açıktır, ama bu diğer ülkelerde benzer özellik gösterir. Hatta çoğu ülkede maske konusu bile bir yere kadar gevşemişken bizim ülkemizdeki artış eğilimi için belki de sistematik bir uygulama hatasından söz etmek yanlış olmaz; bunların içinde aşılamanın kendisi de bir olasılıktır.

Aşılama bulaşıcı hastalıklardan korunmak için uygulanan temel yöntemlerden biridir. Ne var ki bu aşılama yaklaşımı riske ve yaşa yaşa özeldir. Mevcut salgında önerilen aşılama ise kütle aşılaması olarak adlandırılan bugüne dek hiç denenmemiş bir uygulamadır. Dünya küresel salgın örneği olarak veba ve İspanyol Gribini çok sık dile getirse de, onlarda da aşılama yoktur. Bu açıdan baktığınızda dünyada kütle aşılamasını rutin ve başarıyla uygulayan tek sektör ise (öğrendiklerimden ötürü müteşekkir olduğumu her zaman dile getirdiğim) beyaz et ve yumurta endüstrisidir. Bu nedenle aşılamanın virüs üzerindeki etkisinin ne olduğunu anlamak için başvurduğuz kaynaklar da yine onlar oldu.

Virüs aşılama ile de değişiklik gösterir

Tavukçuluk alanın aşılama yapılan hastalığı da ana soluk borusu ve üst kısmını tutan (trekeobronşit) Corona ailesinin bir diğer üyesi tarafından meydana gelir. Bizim karşı karşıya olduğumuz virüs de bunun ACE-2’ye tutunma özelliği gösteren (spike proteini değiştirilmiş) akrabasıdır. Aşağıda sonuçlarını özetlediğimiz araştırma zayıflatılmış virüslerin kullanıldığı yaklaşımın etkisini ölçmektedir, sonuçları açısından ilginçtir, detayı için esas makaleye bakılması daha doğrudur:

1. Aşı kaynağı olarak aynı seri kullanılsa bile virüs aşı içinde de farklılıklar gösterebilmektedir, yani aşılama yapılan virüsün sabit olduğunu düşünmek hatalıdır, aynı serinin virüsünün teorik olarak aynı olduğu varsayılsa da dizilim ve antijen farklılıkları olabilmektedir.

2. Aşılanan hayvanlardan virüs örneklenip üretildiğinde amino asit dizisi analizi virüsün yine değişmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Virüs hayvanla temasa geçip çoğaldığında zaten değişmektedir. Bu bir tek amino asit değişikliği olabileceği gibi beş ya da altı değişiklik de olasıdır.

3. Hayvanlardan geri toplanan virüsler kuluçkadaki yumurtada (çoğaltmada kullanılan standart yöntem) üretildiğinde her bir pasajda da (aktarım) değişiklik olmakta, hatta değişe değişe sonunda başlangıca dönebilmektedir. Dolayısıyla kapalı biyolojik sistemlerde bile virüsün değişmesi olasılığı vardır.

Kütlesel aşılama “peyderpey” aşılamadan farklı bir kavramdır

Tavukçuluk endüstrisinin başarısının sırrı ise hem gerekli hijyen ve izolasyon, ama beri yandan da aşılamayı kütle biçiminde yapmalarından kaynaklanır görünmektedir. Aynı ortamdaki binlerce hayvanı bir kaç gün içinde aşılamakla, milyonları “peyderpey” aşılamanın biyolojik çıktısı aynı değildir. Virüs aşılamayla da değişikliğe uğradığına göre aşılanmış 65 yaş ve üstü evlerde tutulduğunda virüs bu kez daha genç yaşta görülebilecek biçime dönüşmektedir. Elbette olumlu, yani daha sorunsuza dönüşen mutasyonlar da olacaktır, ama bunlar sorunsuz olduğu için saptanmaları pek mümkün görünmemektedir.

Covid-19 nedeni olduğu varsayılan SARS-CoV2, spike proteini denen yüzey yapısı açısından aslında layıkıyla oynaktır, ama kütle aşılaması da ilk kez denemektedir. Aşılananların normal yaşama dönmelerinin virüse toplumsal uyum için olası bir seçenektir. Ancak esas amaç sürü bağışıklığının oluşup oluşmadığını saptamaksa bunun yolu sağlıklı bireylerden kesitsel örnekle yapılmasıdır. 

Kaynak: McKinley ET, Hilt DA, Jackwood MW. Avian coronavirus infectious bronchitis attenuated live vaccines undergo selection of subpopulations and mutations following vaccination. Vaccine 2008; 26, 1274-1284.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir