Biz avaz avaz susanlar…

Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. Yıldönümü, kutlu olsun.

Biz “Yaşasın Cumhuriyet” nidalarıyla büyütülmüş bir nesil olsak da, mesnetsiz sevinç çığlıklarının sahte coşkusuna kapılamayacak kadar iyi bir eğitim aldık.

Cumhuriyet bizim için ne ülkü oldu ne de hedef, ama çoktan başarılmış aşamayı daha ileriye taşımamanın sorumluluğunun altında kaldık.

Biz Atatürk’ün arkasına da sığınmadık; gösterdiği yoldan, arkamıza bir daha bakmadan, ayrılmadık.

Bu bir yürüyüştü, kimseyi geride bırakmadık; çoğu zaman az, zaman zaman uz gittik, arpa boyu olsa sevindik ve asla yerinmedik.

Bizim sosyalistliğimiz de vardı, azıcık kazısan altından vatan çıkardı, milliyetçiliğimiz de oldu nitekim; ama özümüz kendimizdi.

Düşman bile gün gelir, arkadaş, hatta dost edilir, gerçekten üzülmeyi seçtik kahır nidaları yerine…

İşte bundandır fener alaylarına da kanmadık, çünkü biz bayrak milliyetçisi olmadık.

Velhasıl…

Başkası üzülürken evi bayram eylemedik.

Ama pişmişse iyi yemek, kokmuştur belki diyerek, pay etmeyi bildik.

***

Biz “Yaşasın Cumhuriyet’” nidalarıyla büyütülmüş bir nesil olsak da mesnetsiz sevinç çığlıklarının sahte coşkusuna kapılamayacak kadar iyi bir eğitim aldık.

Tamam dünyada dert çoktu, ama kutlamaya utanacak bir şeyimiz de yoktu.

Heyhat en derin coşku biz “avaz avaz” susanların oldu.

Nitekim bizim cumhuriyetimiz de zaten buydu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir