İstanbul’a komşu başka bir dünya: Ceneviz

Geçen hafta bizim İstanbul olarak bildiğimiz şehrin aslında bir de sur sistemi dışında kalan bölgesi olduğundan söz etmiştik. Bu bölge bugün Sirkeci-Tahtakale-Eminönü (Sikai) ve karşısında yer alan Karaköy (Karay Köyü) bölgesidir. Tarihte bize gösterilen İstanbul her ne kadar Bizans ve Doğu Roma İmparatorluğu başkenti olarak geçse de, ne Bizans ne de Doğu Roma’nın ticaret bağlantıları konusunda bir şey anlatmaz. Batı söz konusu dönemleri sadece devlet yönetimleri biçiminde algılar. Nitekim İstanbul o zamanlar da ciddi nüfusa sahiptir, şehrin Fatih tarafından geçilen surları asgari sebze ve meyvenin yetiştirilebileceği bostanları kapsar. Bu dönemin ana suyolu Valens Yolu olarak bilinir, İmparator Valens döneminde yaptırılmış olan Saraçhane’deki kemerler suyun taşınmasındaki ana üst geçittir, Yerebatan Sarnıcı’nda sonlanır. Benzer biçimde Tarihi Yarımada’nın altı neredeyse tamamen sarnıçtan oluşur, Yani şehir uzun süreli muhasaraya karşı savunmalı, kapalı limanı (Haliç) olan bir yerleşke olarak planlanmıştır.


Resim: Galata Köprüsü, Karaköy yönünden Eminönü’nün görünüşü

Sirkeci’nin ayrıcalıklı durumu, ticari faaliyet

Ne Bizans ne de Roma ticaretle doğrudan ilgilenmez, ticaret Cenevizlilerin işidir. Dahası Ceneviz bu konuda ayrıcalıklıdır. Şehrin iki tarafı (Sirkeci ve Karaköy) arasında mavnalarla kurulu geçiş sistemi daha sonra Galata Köprüsü ile bağlanır. Haliç’in girişini kapatan zincirin bir ucu da Karaköy Yeraltı Camii’nden başlar. Her iki yaka da liman özelliği gösterir, serbest ticaret İpek Yolu’nun sonlanma noktası olan Sirkeci tarafındadır, ancak yanaşan gemilerin ihtiyaçları Karaköy tarafında, bugün Perşembe Pazarı olan bölgeden sağlanır. Nitekim bu bölgenin gemi yapım (Haliç Tersanesi) ve yenileme malzemeleri satması özelliği günümüzde de faaliyetini korur. Dükkanların çoğu nalbur işine dönse de halat ya da gemi boyası, izolasyon malzemesi satan yerler hala vardır. 

Aynı Ceneviz yerleşkesi olsalar da Karaköy ve Sirkeci’yi birbirinden ayıran özellikler vardır. Sirkeci serbest ticaretin merkezidir, para burada döner. Bu bölge daha çok perakendecilikle var olur, mallar aktarılır, bölgedeki hanlarda satışa sunulur. Dolayısıyla nakit paranın döndüğü yer Sirkeci’dir. Günümüzde de bu özellik pek değişmez, serbest döviz piyasaları Tahtakale’de biçimlenir. Tahtakale bu açından piyasanın nabzıdır, gerek banka alım satım fiyatları, gerekse döviz büroları referans olarak Tahtakale fiyatlarını kullanır.

Karaköy’ün ayrıcalıklı durumu, bankerlik ve sigortacılık

Ama ticarete bankerlik faaliyetleri açısından baktığınızda esas merkez karşı yakada, yani Karaköy’dedir. Bu bölge sadece bankerlikle uğraşmaz, sigorta şirketlerinin de merkezi yakın zamana kadar Karaköy’de, tam da adına yakışır biçimde Bankalar Caddesi’nde bulunur. Burada sigorta şirketi faaliyetlerinin olması rastlantısal değildir, sigortacılık esas olarak gemi ticaretinin başlamasıyla ortaya çıkmıştır. Gemi ticareti denizin riskini almak demektir, buna hava koşulları ve korsanlık faaliyetleri de dahildir. 

Ne Bizans, ne Roma ne de Osmanlı Ceneviz’e dokunmaz, sadece Fatih Sultan Mehmet bu bölgenin kendine ait surlarının bir kısmını yıktırarak serbest bölge olma ayrıcalıklarını fiziksel olarak ortadan kaldırır. Surların tepe noktası Galata Kulesi’dir, bunu çevreleyen hendekler ise surlar döneminden kalmadır, sonradan oluşturulan çevre sokaklar Bugün ve Küçük Hendek Sokak olarak adlandırılır.

O nedenle tekrar vurgulayalım, İstanbul başka, Ceneviz başkadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir