Oruç neden önemlidir?

Tam da geçen haftaki sindirim sisteminin işlemsel prensipleri konusunun devamına olanak sağlayan Ramazan ayı başlamış oldu. Blog yazımızda orucun öneminden bahsedeceğiz.

Tam da geçen haftaki sindirim sisteminin işlemsel prensipleri konusunun devamına olanak sağlayan Ramazan ayı başlamış oldu. Oruç sadece farz kılınmış bir ibadet olmanın dışında vücudun sindirim sisteminin dinlendirilmesi için de önemlidir. Bizim tıp algımız her ne kadar tek bir beden olarak düşünse de, aynı beden içerisinde birden fazla canlı formu bulunur. Bunlardan biri iradi olan sinir sistemi, insan aklından geçenleri iskelet ve adaleleriyle eyleme dönüştürür. Ama içte kalana hükmedemez, dolayısıyla diğer bileşen kendi başına buyruk çalışan sindirim sistemidir.

İnsan sindirim sistemini bir şekilde doyurduğunda yaşamını sürdürür, ama onu iyi beslerse sağlığını da yükseltir. Sindirimin ayrı bir canlı olarak düşünülmesi eski zamanlardan beri makbul bir yaklaşımdır. Biz vücudumuzu kontrol edebiliriz, ama sindirim sistemine sadece yutma ve sindirilmiş olanı çıkarma aşamalarında müdahil olabiliyoruz. Bu sistem özerk çalışır, ihtiyacı olanı zaman zaman bildirir. Bunun en sık karşılaşılan biçimi açlık hissidir, ama aş ermek, canı çekmek gibi bambaşka biçimleri de vardır. Beslenme amacıyla yemek yemenin önemini bu nedenle sık sık dile getiriyoruz.

Sindirim sisteminin nadasa bırakılması

Buna karşılık bambaşka tasavvufi yaklaşımlar da söz konusu olabilir, Ramazan bunların konuşulması için en uygun zamandır. Bunlardan biri de “topraktan gelenin, yani gıdaların aslında sindirim sisteminde yollarına devam ettiği” düşüncesidir. Karın doyurmak ve beslenme de bu nedenle ayrı kavramlardır. Modern tıp sindirim sistemini yiyecekleri öğüten bir değirmene benzetir, bu düşünenin aslıyla hiçbir alakası yoktur. Öğütme kavramı olsa olsa dişlerle çiğnemeye atfedilebilir, ama midedeki sindirim kimyasal bileşeni olan birkaç saatlik bir süreçken, ince bağırsaklardan emilim çok daha hızlıdır. Yani gıdanın saf hali bileşenler biçiminde vücuda karaciğer üzerinden emilir. Yağlar karaciğere bile uğramadan doğrudan kana aktarılır.

Oysa esas sindirim süreci bundan sonra başlar, yani kalın bağırsaklardaki mayalanma sürecinden bahsediyoruz. Bu geviş getiren hayvanlarda işkembeye karşılık gelir, hayvan ot, yani aslında karbondan oluşan selülozu yer, ama işkembesini marifeti olarak bunu proteine çevirebilir. İnsanda ise bu işlem kalın bağırsaklarda gerçekleşir. Yediklerimizin bize faydalı bileşiklere dönüşmesi kalın bağırsaklarda olur, bu bir mayalanma sürecidir. İçerik çalkalanarak ortamda bulunan mikroorganizmalar marifetiyle örneğin B vitaminlerine de dönüştürülebilir.

Sahur sofrasında ne olmalı?

Aslına toprağın içimizdeki devamı olarak betimlediğimiz bu sistem ne kadar iyi çalışırsa çalışsın, aynen toprak gibi ara bir nadasa bırakıldığı zaman kendini yeniler. Oruç bir yerde bu nadas sürecidir, sindirim sistemi bizim hatalarımız nedeniyle kaybettiği mikroorganizma dengesini oruç sayesinde bulabilir. Hemen hemen bütün çalışmalar doğru beslenme, az yeme ve orucun yaşamı uzattığını ve sağlığı iyileştirdiğini ortaya koymuştur.

Sabaha karşı hafif bir sahur beslenmesi ile oruç da en uygun şekilde başlar. Kuşkusuz bazı gıdalar, başta kaliteli bir yumurta hem tokluk hissini uzun süre pekiştirir, hem de ihtiyacı tek başına büyük ölçüde sağlar. Bir başka alternatif kıvamlı bir çorba da olabilir, herkesin seçimi farklıdır. Burada dikkat edilmesi gereken tek şey susama hissini artıracak gıdaların tüketilmemesidir, yani tuzsuz ve baharattan zengin olmayan gıdalar.

Herkese bereket dolu bir Ramazan diliyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir