Zencefil

Hemen hemen her şeye, hem de bilimsel kanıtlarıyla, iyi geldiği kabul edilen birkaç gıdadan biri zencefildir. Doğrudan yenmez; ama gerek taze, gerekse toz olarak pek çok şekilde kullanılır ki, çayından tutun yiyecekleri lezzetlendirmeye kadar çok fazla yöntemi vardır. Aslında zerdeçalın da içinde bulunduğu kök formlarından biridir, kökün rizom adı verilen yatay ilerleyen kısımları kullanılır. Tadı çoğu kişinin bildiği üzere karakteristiktir. Sağlık açısından faydalı özellikleri de olasılıkla kök olmasından kaynaklanır. İşlemsel benzerlik açısından karaciğere mükemmel uyar. Kalın bağırsakları işlemsel olarak köke benzettiğimizi daha önce de söylemiştik, bu kök bakterilerle birlikte sentezi yaptıktan sonra, ne varsa karaciğere iletir. Karaciğer ana metabolizmayı sağlar, depolar, gerektiğinde dönüştürür ve kullandırır. O nedenle bitkinin rizom denen kısımları da aslında karaciğer işlevi görür. Bu maddeler bitki için ne kadar elzemse, bizim için de o kadar faydalıdır. Ama zencefil bilinen diğerlerinden çok daha fazla işlev barındırır.

Nedir zencefili bu kadar şifalı yapan?

Bilimsel kaynaklar antioksidan özelliklerle başlar. Gerçekten moleküllerin oksitlenmesini ya da işlemler sırasında ortaya çıkan zararlı oksitleyici maddeleri tutan bileşikler içerir. Buradan yola çıkarsanız yaşlanmanın geciktirilmesinden tutun, kanserin önlenmesine kadar pek çok sonuca varabilirsiniz, en azından hayvan modellerinde kanıtlanmış özellikleridir. Ama beri yandan antienflamatuar dediğimiz mikropsuz iltihabı önleyici özellikleri de vardır. Antienflamatuar özellik bitkilerde çok ön plana çıkan bir durum etki değildir, ama zencefilde bu cinsten çok fazla madde bulunur. Bunlar romatizmadan tutun, bağırsak hastalıklarına kadar pek çok alanda denenmiş, etkili olduğu da kanıtlanmıştır. Ancak enflamasyon dediğiniz şey zaten modern zaman hastalıklarının temelidir. Ülseratif kolit de, koroner kalp hastalığı da hep enflamasyonla seyreden durumlardır. Hatta kanserin bile bir cins enflamasyonu içinde barındırdığı kabul edilir. Tıp bu hastalık tablolarının detayı konusunda bir şey söyleyemese de, zencefilin bunları engellemede çok olumlu etkisi olduğu açıktır. Hatta bu hastalıkların içine Alzheimer de katılabilir. Nitekim baktığınızda zencefil hafızanın korunmasında da işe yarar görünmektedir. Ama tıpta en iyi bilinen etkisi soğuk algınlığını gidermesi ve bulantı ve kusmayı baskılamasıdır. Nitekim Osmanlı kök şerbetlerinde de zencefilin sağlık verici özelliği aşikardır.

Zencefil bulantıyı baskılar

Bunun mekanizmaları tam olarak bilinmese de hamileliğe bağlı bulantının engellenmesinde çok çok eskilerden beri kullanılır. Biz hamilelerde ilaç kullanılmasına pek olumlu bakmayız, ama zencefilin klinik araştırmalarda bulantı ilaçlarına üstün bulunmasının ötesinde, bebeğe de olumsuz bir etkisi saptanmamıştır. Bütün bunları hesaba kattığınızda zencefilin biraz da mucizevi bir kök olduğunu kabul etmek zorunda kalırız. Nitekim bunun özel bir çörek biçimine sokulması (gingerbread) Birleşik Krallık’ta kraliçenin tasarrufu olmuştur, geleneksel olarak her sene sonu yapılır. Ama içme suyuna ince dilimler halinde konularak gün boyunca alınması da yaygın bir uygulamadır. Bu yaklaşımın temel amacı da metabolizmayı hızlandırıp yağ yakmasıdır. Bugüne dek yapılan araştırmalarda tüketilmesine bağlı toksik bir etki de gösterilememiş. Bizim ülkemizde pek fazla tüketilen bir şey değildir, ama sağlığına düşkün olanlar günlük yaşamlarından eksik etmezler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir