Oyun kuramına giriş

Hayatımızda kullandığımız gereçlerin, uyguladığımız yöntemlerin ve hatta eğlenmek için oynadığımız oyunların belli bir mantığı vardır. İki haftadır açıklamaya çalıştığımız vasistas, bunlardan birincisi ve ikincisine örnek verilebilir. Hem bir gereç ve hem de bir yöntemi tarif eder. Bizim bunu kullanıyor olmamız artık vasistasın geçmişinden ayrı bir durumdur. Oyun kuramı bireyin başarısının diğerlerinin seçimlerine dayalı olduğu “stratejik durumların” analizine dayanır.

Resim https://africachess.net/the-business-model-in-chess-is-broken/ adresinden alınmıştır.

Ancak benzer şey akıl çalıştırmak ya da hoş vakit geçirmek için üretilmiş, oyunlar için de geçerlidir. Bu oyunlar da vasistas gibi belli prensipler içinde kurulmuşlardır, tarihçeleri pek bilinmez. Bu irdelemenin amacı oyunları öncelikle sınıflandırmak, ama daha sonra da gözden kaçış detaylarını anlamaya çalışmak, nihayetinde biyolojiye uygulanabilirliklerini gözden geçirmektir. İnsan kurgusu bir oyunun biyolojiye uygulanması düşüncesi de başta ironik gelebilir, ama genel prensipler her zaman geçerlidir: (1) Bir sistem kendi varlığını oluşturan öğelerin ötesine geçemez, yani aslında her şey tekrarlar. (2) Bir sistem kendi içinden çözülemiyorsa başka sistemlerde karşılığı olup olmadığı incelenebilir, bu genellikle ufuk açıcıdır. (3) Sistemin işleyişi değiştirilirse kurallar aynı kalsa bile tanım bütünüyle değişir, yeni duruma adaptasyon, istediğiniz kadar usta olun neredeyse imkansızdır (satrancın üç boyutlu bir matriste oynandığını düşünün).

Oyun türlerinin sınıflanması

Dünyada aslında çoğunu bilmediğimiz pek çok oyun oynanır. Dolayısıyla yazı zorunlu olarak en çok bilinenleri (daha doğrusu benim bildiklerimi) esas alacaktır. Oyunlar göründüğü kadarıyla kabaca iki faktör üzerine kuruludur. Salt akılla oynanan oyunların en çok bilineni olasılıkla satranç, dama gibi taşların ve eylemlerin ortada olduğu oyunlardır. Satrançta taşlar ve özellikleri bellidir, tek şans faktörü oyuna kimin başlayacağıdır. Satrançta şans faktörü yoktur, akıl, ustalık ve bir de uzun süreli konsantrasyon belirleyici etkenlerdir. Bu durum elbette dama ya da Go gibi benim bilmediğim oyunlar için de geçerlidir. Her üç oyunda da karşılıklı oyun kurma söz konusudur, ancak Mastermind gibi oyunlar, basamaklı tahmin üzerine kurulu olduklarından, bir taraf önerirken, diğer taraf önermelerin doğruluğunu yanıtlar.

Sadece şans faktörüne dayalı oyunlar da vardır. Bunların herkes tarafından bilineni olasılıkla barbut, yani zar atmaktır. Zar tutulmaması durumunda bu oyunların heyecan dışında bir çekicilikleri yoktur, ama buna karşılık oynamaları kolaydır. Bunların daha gelişmiş olanları ise bir oynatıcı ya da özel sistemler gerektirir, oynatıcıda kurgu olup olmadığı bilinmez. Kumarhanelerdeki kollu oyun makinaları ve rulet göründüğü kadarıyla bu sınıf içerisinde yer alır. Şans oyunlarının ortak özelliği “kumar” kavramını içermeleridir, yani sonuçta ortada dönen bir para ya da karşılığı olmak zorundadır (kav). Oyuncu aşırı uçlara sürüklenmediği sürece vakit geçirir, örneğin ortalama bir kollu makinada tek tek atması durumunda elindekinin katlanması ya da kaybedilmesi olasılığı zayıftır. Sonuçta zaman geçirilir, ama mekan birden çok makineyi kullanıma sunduğundan ve bir süre sonra sıkılma faktörü işin içine girdiğinden kazanan her zaman kasa olur. Zaten filmlerden gördüğümüz kadarıyla, bir kasa kaybetme eğilimine girerse sistem kapatılır.

En çok tercih edilen oyunlar kuşkusuz her iki faktörün iç içe geçtiği uygulamalardır. Bunların standart örnekleri tavla, okey ve kağıt oyunlarıdır. Her ikisinde de oyuncunun belli bir beceri düzeyini karşılaması beklenir, ama tavlada zar, okey ve kağıt oyununda karşınızdakilerin sizin göremediğiniz elleri de belirleyicidir. King gibi kart oyunlarında kağıdın bütünü baştan dağıtılır. Ama bu tür oyunların hepsinde taş ya da kağıtların sayılması oyun ilerledikçe artan hafıza ve dikkat gerektirir, olasılıklarınız azalır. Gerek tavla, gerekse briç turnuva konusu olabiliyorsa, ustalık kavramının varlığı aşikardır. Tavlada ve satrançta oyun ortada olduğundan dışarıdan müdahale eden bol olur, diğerlerinde genellikle sessiz izleyici düzeyinde kalırlar.

Oyunların anlattıkları temel kavramlar

Birinci tür oyunlar aklın ve düşünme kapasitesinin geliştirilebileceğinin kesin örneğidir, çalışmak zorunludur. İkinci tür oyunlarda akıl yoktur, kazanma olasılığının beslediği tutku kasayı kazanır hale getirir. Üçüncü tür oyunlar her ikisini de hesaba kattığından “keyifli vakit geçirmenin” en yaygın yöntemlerinden sayılabilir.

Sonraki yazılarda kart oyunlarına odaklanacağız, kart oyunlarının prensiplerinin ne olduğunu düşünmenizi öneririz. Sonra daha da özelleşip pokeri irdelemeye çalışacağız.

Not: Vasistas yazısına ilişkin bir açıklama da okurlarımızdan geldi, yogada bir duruş biçiminin adıyla ilişki de gösteriyor. Çok teşekkür ediyor ve ilginize sunuyorum:

https://www.google.com.tr/search?q=Vasisthasana&oq=Vasisthasana&aqs=chrome..69i57j69i59l2j69i60l2&sourceid=chrome&ie=UTF-8

http://klasikyoga.com/yoga/yoga-duruslari-asanalar/vasisthasana-yan-tahta-durusu/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir