Masal dünyasına giriş: En kullanışlı algı yönetimi

Önceki haftadan kalan masal konusuna devam edelim. Masallar yazılı olmayan, daha doğrusu ortaya çıkışlarından çok sonraları yazılı metne dönüştürülen, kulaktan kulağa aktarılarak varlıklarını sürdüren halk söylenceleri içinde yer alır. Masal yazarlığı denince birkaç kişinin adı akla gelse de olasılıkla onlar da masalları öncekilerden derleyip yazılı hale getirmişlerdir. Masalda anlatılan genellikle bilinmeyen bir zamanda geçer, o nedenle “evvel zaman içinde, kalbur saman içinde” tekerlemesiyle başlar, anlatılan karakterler arasında olağanüstü varlıklar ve olaylar bulunabilir, dolayısıyla inandırıcılık iddiası taşımaz. Ancak masalların çoğu yine de idealize edilen durumun örneklerini içerir; iyilik yapanların iyilik bulur, kötüler cezalandırılır, hayvanların dile gelerek tavsiyelerde bulunabilir.

Erişkinlerin günlük yaşamında masal ilgi çeken bir tür olmasa da, esas karşılığını hayal dünyasının sınırsız olduğu çocukluk çağında bulur. Çocuklar anlatılan imgelemlerinde biçimlendirmek açısından erişkinlerden daha beceriklidirler. Bu özellik ergenliğe erişirken sonlanır, masal çağı böylelikle geride kalır. Bu aşamada çocuk artık iyilik yapanın her zaman iyilik bulmayacağını, çok çalışanın her zaman kazanmayacağını ya da mücadelenin sonunda bir prenses ya da prens olmayacağını kendi fark eder.

Masallar günlük yaşamda çok kullanışlıdır

Ancak iş pratiğe aktarıldığında masal aslında hep yaşar, çünkü hayattaki beklentiler masal üzerine kuruludur. Çok zor anlarda bir kahramanın çıkıp kurtarabileceği beklenir. Prenses ya da prens yoktur, ama format bu durumun güzellik ya da şıklık ile karşılanabileceğini kavratır. Nitekim hiçbir masal, kahramanının ne kadar iyi eğitimli olduğunu anlatmaz, akıllı, zeki ya da çalışkan olabilir, ama çok iyi eğitim aldığına vurgu yapılan masal kahramanı enderdir. Masal anlatısında iyiliğin olumlu sonuca dönüşümü ya tesadüf ya da doğaüstü olaylarla bağlanır. Mesela Külkedisi iyi bir kızdır, ama gerek kıyafet, gerekse ulaşım donanımı kendi becerisinin değil, Peri’nin mucizesinin eseridir.

Bu yaklaşımın günlük hayatta da karşılık bulduğunu söylemek yanlış olmaz. Reklam endüstrisinin bütünü bu düşünce biçimi üzerine kuruludur; “itibar yaşanılan yer, araba vb. ile satın alınabilir”, önerilen seçenek “kendini önemli hissedenler” için değil, “gerçekten önemli olanlar” için üretilmiştir. Beyaz atlı prens olasıdır, yetersiz olsanız bile bir anda çok zengin olmak mümkündür… Masal en çok da siyasette karşılık bulur, “her mahallede bir milyoner olacak” diyerek başlar, “herkese bir ev bir de araba anahtarı” şeklinde devam eder. Bunlar tutmadıysa bu kez masal karşı taraf için “her şey çok güzel olacağa” dönüşür. O halde insanlar masal dinlemekten hoşlanmasalar bile, aslında günlük yaşamları doğrudan masal üzerine kuruludur.

Masalların istisnai halleri: Ali Baba ve Kırk Haramiler

Çoğu masalın kahramanlık, mücadele, hak etme üzerine kurulu olmasına karşılık çok tutmuş istisnalar da vardır. Bu noktada Ali Baba ve Kırk Haramiler çok güzel bir örnektir. Masal “açıl susam açıl” tekerlemesi üzerine kuruludur, Oryantalizmden köken almasına karşılık kurgusu çok ilginçtir: Masaldaki Ali Baba, haramilerin (haram yiyen, soyguncu anlamında) “açıl susam açıl” diyerek girdikleri bir mağarayı keşfeden fakir bir oduncudur. Haramiler bu durumu öğrenir ve Ali Baba’yı da öldürmeye çalışırlar. Fakat Ali Baba’nın sadık kölesi Morgiana haramilerin planını bozar. Ali Baba, kölesiyle oğlunu evlendirir ve hazineyi sır olarak tutar. Ali Baba ve Kırk Haramiler içerdiği şiddet öğeleri bir tarafa, aslında pek de masalların taşıması gereken özellikleri barındırmaz. Ortada örnek alınacak bir kahramanlık, bilgelik, mağaranın tekerlemeyle açılması ve kapanması dışında doğaüstü duruma da yoktur. İşte tartışma konusu da buradan başlayacaktır, bu masal neyi anlatır?

 

Not: Aşağıda masalın konusunu Vikipedi kaynağından aktarıyoruz, haftaya tartışma buradan devam edecek, o nedenle okumanızı öneririz:

Ali Baba ile abisi Kasım, tüccar bir babanın çocuklarıdır. Babalarının ölümünden sonra açgözlü Kasım, zengin bir kadınla evlenir ve babasının işini ilerletmeye çalışır. Ali Baba ise fakir bir kadınla evlenerek odunculuk yapar. Bir gün, Ali Baba ormanda yakacak odun toplayıp kesmekteyken kırk tane haraminin hazine ambarını ziyaret etmekte olduğunu duyar. Hazineler bir mağaradadır ve mağaranın ağzı sihir ile kapatılmıştır. “Açıl Susam Açıl” dendiğinde açılmakta “Kapan Susam Kapan” dendiğinde kapanmaktadır. Haramiler mağaradan ayrılırken Ali Baba mağaraya girer ve ihtiyatlı bir şekilde bir çanta altın parayı alıp eve götürür.

Ali Baba ile karısı, altınları tartmak için yengelerinden terazi isterler. Kasım’ın karısı, Ali Baba ile karısının ne tarttıklarını anlamak için tartının altına bir miktar balmumu yapıştırır. Tartıyı geri aldıklarında tartıya altın bir madeni para yapıştığını görünce şoke olur ve kocasına anlatır. Kasım’ın ısrarlarıyla Ali Baba, mağarayı ona anlatır. Kasım yanına bir eşek alarak mağaraya gider, sihirli sözleri söyleyerek mağaraya girer. Ancak açgözlülüğü ve hazine heyecanı içinde olmasından ötürü mağaradan çıkış için sihirli sözleri unutur. Haramiler, Kasım’ı mağarada bulur ve onu öldürür. Abisi dönmeyince Ali Baba mağaraya gider ve Kasım’ın vücudunun parçalandığını ve girmeye çalışanlara gözdağı olarak her bir parçanın mağaranın girişine konulduğunu görür.

Ali Baba, vücudu eve getirerek Kasım’ın evindeki köle bir kız olan Morgiana’ya teslim ederek Kasım’ın ölümünün doğal nedenlerle olduğunu gösterecek şekilde kızı görevlendirir. Önce, Morgiana, eczaneden bir ilaç alır ve ona Kasım’ın ağır hasta olduğunu söyler. Sonra Baba Mustafa adında bir terziye ödeme yaparak gözlerini bağlar ve onu Kasım’ın evine götürür. Terzi, kimsenin şüphe duymaması için Kasım’ın vücudunun ayrılan parçalarını birbirine diker. Daha sonra kimse şüphelenmeden Kasım’a Ali Baba ile ailesi cenaze düzenler.

Haramiler, vücudun gittiğini fark eder ve sırlarını bilen başka birinin daha olduğunu anlayınca onu bulmak için yola koyulurlar. Haramilerden biri kasabaya gider ve ölü bir adamın cesedini tekrar diktiğini söyleyen Baba Mustafa’ya denk gelir. Baba Mustafa’dan kendisini ölünün evine götürmesini ister. Terzinin gözleri tekrar bağlanır ve evin yolunu adımlarıyla bulur. Harami evin kapısını bir işaret koyar böylece gece gelip evdeki herkese öldüreceklerdir. Ancak Morgiana, haraminin yaptıklarını görür ve tüm komşularının kapısına aynı işareti koyar. Kırk haramiler gece geldiklerinde evi bulamazlar ve haramilerin lideri öfkelenerek kapıya işareti koyan haramiyi öldürür. Ertesi gün bir başka harami Baba Mustafa’ya gider. Ancak bu sefer, Ali Baba’nın ön kapısındaki taş basamaktan bir parça kırar. Morgiana yine aynı şeyleri komşularının kapısına yaparak planın suya düşmesini sağlar. İkinci harami de başarısızlığından ötürü öldürülür. Haramilerin lideri bu defa kendisi gidip evi bulur ve evin her detayını aklında tutar.

Haramilerin başı, Ali Baba’nın konukseverliğine ihtiyaç duyan yağ tüccarı kılığına girer ve katırlarla otuz sekiz küp getirir. Küplerin biri yağ ile doludur, geri kalanlarında ise haramiler gizlenmiştir. Ali Baba uyuduğunda haramiler onu öldürecektir. Morgiana yine haramilerin planını fark eder ve haramilerin içlerinde saklandıkları küplere kızgın yağ döker. Liderleri adamlarını uyandırmaya geldiğinde hepsinin ya ölü ya da kaçtığını görür. Ertesi sabah Morgiana, Ali Baba’ya küpteki hırsızları anlatır. Onları gömerler ve Ali Baba, Morgiana’yı azat eder.

Bir müddet sonra haramilerin lideri intikamlarını almak için Ali Baba’nın oğluyla arkadaşlık ederek kendini tüccar olarak tanıtır ve Ali Baba’nın evine akşam yemeğine davet edilir. Morgiana, haramiyi tanıyınca bir hançerle kılıç dansı yapar ve hançeri haraminin kalbine saplar. Ali Baba önce Morgiana’ya kızar ama haraminin kendisini öldürmeye çalıştığını öğrendiğinde kıza teşekkür ederek onu oğluyla evlendirir. Ali Baba, mağaradaki hazineleri ve hazinelere nasıl ulaşılacağını bilen tek kişidir artık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir