Z kuşağına giriş

X, Y ve Z kuşakların özelliklerinden geçen hafta söz etmiştik. Biz boynuzlu otobüsü görmüş, telefonu eve bağlatmayı beklemiş, “düdük sesi” gelsin diye yöntem üzerine yöntem geliştirmiş X kuşağıyız. Y kuşağında telefon artık sorun değildi, kısa bir telesekreterli modelin ardından tuş da kalmadı, hat bulma sorunu hiç yoktu. Z kuşağı ise bu değişimi görmedi, telefon zaten vardı, bilgisayarla birleştirilmiş modellere gözlerini açtılar. “Otobüs ne zaman gelecek” derdi kalmamıştı, ekrandan dakikaları görebiliyorlardı. Bir cihazın (televizyon kumandaları nedense istisnadır) mekanik olabilecek herhangi bir parçası ile temas etmediler. Öyle bir dönemde ortaya çıktılar ki, komutlar sesle verilmekte, istedikleri her bilgi arama motorundan önlerine serilmekteydi. Tamam, Kaf dağının ardındaki elmayı getirmelerini isteyen yoktu, ama onlar elmayı manavdan ya da marketten almak yerine ekrandan ısmarlayarak da getirebileceklerini anladılar.

Z kuşağına ilginin nedenleri

Z kuşağının bugünlerde ilgi odağı olması kuşkusuz son üç kuşağın hepi topu otuz kırk yıl içinde birbirinden derin biçimde kopmalarından kaynaklanmıyor. Üstelik bu romantik bir ilgi değil, daha çok Z kuşağının rakamsal büyüklüğüne odaklanıyor. Onlar “tüccarlar için potansiyel tüketici, ama siyasiler için de oy ambarını” oluşturuyor, ne kültürel özellikleri ne de geleceğinin ne olacağı kimsenin fazla umurunda değil. Üstelik bu kuşak yapısı gereği kavga istemiyor.

Hala hayatta olan son büyükanne ve büyükbabalar da Hakk’ın rahmetine kavuştuklarında (biz telefonun düdük sesli günlerini hatırlasak bile) çoğunluk kütle Z kuşağı olacak. “Onlar tüketecek, onlar seçecek, onlar…” her neyse yapacak. Ne var ki Z kuşağı dünya savaşı sonrası kapitalist döneminin torunu; resmi tarihle, mekanla, sınırlarla olan ilişkileri çoktan koparıldı. Biz sadece doğumlarına aracılık ettik; içine doğdukları, onları büyüten koşulları bizatihi kapitalizm hazırladı. Öğrenmeleri gerekmiyor, çünkü algoritmalar yazıldı, dil öğrenmeleri afaki, çeviri yapan programlar var; tuşlamaları gerekmiyor, çünkü en ucuz üretilen mekanikten arındırılmış dokunmatik ekranlar var; tamir ettirmeleri gerekmiyor, çünkü bozulunca atılıp yenilenmeleri en maliyet etkini.

Yeni dünya düzeninin gerekçeleri

Ama onlar genel yakıştırmanın aksine aşırı zeki, dijital dünyaya adapte, barışık falan değiller, dijital dünya onların eksiklerini gideren, onları (bizim daha mama yedirmeye çalışırken başlattığımız üzere) oyalayan, onların anılarını, geçmişlerini saklayan hafızaları. Telefonlar hafıza özelliği kazandığında biz nasıl telefon numaralarını akılda tutmayı bıraktıysak, onlar bütün geçmişlerini buna yüklediler.

Peki o zaman nedir Z kuşağının sistemle sorunu? Onların sistemle bir sorunu yok, sistemin onlarla sorunu var. Çünkü kapitalizm en karlı olanı seçerken bir şeyi unuttu; marjinal faydanın da bir sonu var: üretimi makineyle, makineyi yapay zekayla donatabiliyorsunuz, ama bir şeyin daha ucuzlamasını sağlayan şey en sonunda ortaya koyduğu katma değer için artık pahalı hale gelmeye başlıyor. Bu koşullarda ya doğal kaynaklardan yemeye başlarsınız ya da onlar bile alarma verdiğinde tahterevalli diğer yana yatmak zorundadır ki deveran (dolaşım, sirkülasyon) sürsün.

Bu aslında “yeni dünya düzeni” denen durumdur, gelin görün ki Z kuşağı bununla da pek ilgili değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir