Zeka: Önce gözlemle, sonra kavra, ardından bileşik uygulamaya aktar

İnsanlar belli işleri otomatik yapan her makinayı yapay zeki olarak addetmese de, bir otomobilin yoldaki araç durumunu algılayıp hız düzenlemesi yapmasını akıllılığın emaresi kabul eder. Bu yaklaşımla bakıldığında zemini süpüren yuvarlak robot süpürgeler de takıla kalka bir süre sonra evin konumunu hafızaya alır, bu da bir “öğrenme” biçimidir. Eşyaların yerini değiştirirseniz robot bir süre sonra yeni durumu da kavrar, “akıllı” olarak betimlenmeleri olasılıkla bu özelliklerine bağlıdır.

Oysa bu durum aslında ortalama beceri seviyesinde bir insanın öğrenme algoritmasından farklı değildir. Hatta bu açıdan baktığınızda, değil ortalama insan, karmaşık bir robot cerrahi aygıtını kullanmaya soyunan eğitimli biri de aynı öğrenme algoritmasını izler, ne kadar çok operasyon yaparsa o kadar deneyimli hale gelir. Makine “içinde kan akımı olan dokuları algılama” ya da “kanama halinde otomatik emme” gibi becerilerle de donatılabilir. Bütün bunların zeka ile bir alakası yoktur; yazılıma yeni modüller eklenmiştir, gerçek zeka farklı bir kavram olmalıdır.

Yapay zekanın önündeki engel olarak kavramsal düşünme

Nitekim öyledir; zekanın yapaylaşmasının önündeki en büyük engel “kavramsal düşünme” olarak betimleyebileceğimiz aşamanın gerçekleşememesidir. Kavram, nesne  ya da olayların ortak özelliklerini kapsayıp birbiriyle ilişkilendirebilen düşünme biçimidir. Kavramlar soyuttur, yani gerçek dünyada yoktur. Daha kolay anlatabilmek için “yuva” kavramını düşünün, içine bulunmaktan mutluluk duyulan mekanın soyut tasavvurudur. Bu kavram hem insan hem yılan için kullanılabilir. Benzer biçimde bir tohumun çimlenip bitki haline dönmesi ile döllenmiş bir yumurtanın yeni birey haline ilerlemesi de aynı kanunlara bağlıdır. Zeka benzerliği bulurken olan biteni önce kavramsallaştırır, sonra işlemsel mantıklarını algılar ve ardından örtüştürür. Gerçek zeka yapay zekanın algoritmalarının başaramayacağı sentez özelliğine sahiptir.

Zeka, kavramlardan üst kavram çıkarabilmektir

İnsanlar zeka denince genellikle idrak hızı ya da teknik buluş kabiliyeti arar, oysa zekanın esas işlevi gözlemlenen bağımsız doğal olayların kavramsallaştırılıp bunlardan üst kavram ve sistemsel çıkarım yapma becerisidir. Bunun iyi örneklerinden biri Nikola Tesla’nın aklındaki muhakeme yöntemidir. Derler ki Tesla amaçladığı makineyi kafasında planlar (çizim yapmaz), onu yine kafasından çalıştırır ve eksiklerini bulur ve ancak bu aşamalardan sonra prototipin yapımına girişirmiş. Bir diğer örnek elbette Newton’un herkes tarafından bilinen yer çekimini kurallaştırmayı başarmasıdır ki, bundan roketlerin dünyadan kopuş hızları gibi bambaşka sonuçlar doğmuştur.

Üstteki fotoğraf tam da yapay zeka ve kavramlaştırma ikilemini anlatır; “robot kızı yeniyorsa algoritması iyidir”, lakin “robot kızı kesiyorsa artık zekidir”.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir