Bilim ve tasavvuf ilişkisi: Merdiven metaforu

Geçen haftadan devamla, teşbihte hata olmaz, eskiler bilim ve inanç ilişkisini birbirine yaslanan iki merdivene benzetir. Bu merdivenlerin bir tarafı manevidir, diğer tarafı ise bilimseldir. Yedi basamak çıkış ve yedi basamak da iniş için kullanılır. Merdivenin yükselme amacı hakikat olarak adlandırılan durumun tespiti için bir yöntem olmasıdır. Buna karşılık çıkışa hangi taraftan başlanacağı konusunda görüş birliği olmaz. Bazısı maneviyat tarafından çıkıp tepeye eriştikten sonra, geometri, astronomi, fizik, biyoloji vb. inişi betimler; bazısı da adalet, ismet, iman, nezaket gibi basamaklarla çıkışı betimler. Böylelikle en tepedeki basamaktan inilirken insan hakikatle buluşmuş olmanın getirdiği becerilerle yeni yoruma gider.

Görsel “Kicki” tarafından oluşturulmuştur, https://www.thousandwonders.net/God%27s+Window adresinden alınmıştır.

Çıkış ve inişin prensipleri

Öğretiler iniş ve çıkışın yöntemsel özellikleri konusunda en azından bizim erişebildiğimiz bir detay anlatmaz. Bunların çoğu tarikat öğretisi kapsamında dışarıya kapalıdır. Tarikata kabul edilenlere bu yöntem uygulatılır, kendilerini geliştirme becerilerine göre bir üst aşamaya geçmelerine izin verilir. “Aşamalı bilgi verilmesi” mantıksız değildir, kişi kendini geliştirebildiği sürece daha sonrasını görebilir. Hatta burada biraz daha spekülasyon yapıp, merdivenlerin kendi içinde de inilip çıkılması gereken bir özellik gösterebileceğinden bahsedebiliriz. Yani fizik basamağından matematiğe çıkmış olan biri gerekirse biyolojiye geri dönerek eski öğrenmiş olduklarını yeni bilgilerinin ışığında yeniden gözden geçirebilir.

Aslında bu yazının amacı da budur. İnsan eğitim ve öğretimini nedense doğrusal ve tek yönlü olarak benimser. Oysa bunun bütünü bir süreçtir, yani diploma aldığınızda o süreci tamamlamış olduğunuz anlatılır, oysa diplomanın kalıcı bir belge olmasına karşılık bilgiler uçucu ya da en azından eksilicidir. O alanda hep bir devinim vardır, yeni bilgiler eklenebilir, hatta bunların bir kısmı yanlış ya da kullanışsız da olabilir, ama devinim devam eder.  O nedenle insanın eğitim ve öğretimi okullar bitene kadar geçerli sınırlı bir zaman dilimi değildir. Ben kendi adıma rahatlıkla söyleyebilirim ki bildiklerimin yüzde 99’unu son on küsur yılda öğrendim.

Her yolculuk farklı bir bakış açısı doğurur

O halde genel çıkarıma gelebiliriz, bu da öğrenilenlerin belli zaman aralıklarıyla yeni baştan irdelenmesidir. “Yeni-baştan” en baştan alınması anlamına gelir, konu bırakıldığı yerden itibaren ortaya çıkan yenilikleriyle değil, baştan, hatta belki başın da öncesinden okunmak zorundadır. Bu aşamada özellikle konuyu irdeleyen tarihçe ek bilgi sağlar, böylelikle yeni değerlendirme yeni çıkarımlar getirir, başta anlamsız olan sonra değişik, derken saçma, ama en sonunda hakikat ya da yeni gerçeklik haline dönebilir. Bu yaklaşım merdivenin bir kez çıkılıp inilmesi değil, bunun döngü haline getirilmesidir. Her bir döngüde merdivenin yeri, biçimi ve konumu değişir. Bizden öncekilerin daha geçerli, kalıcı ve verimli sonuçlara varabilmiş olmaları rastlantısal değildir. Bu yaklaşım bir kitabın farklı yaşlarda yeniden okunması halinde bıraktığı intibaının ve çıkarımlarının farklı olmasına da benzer. Her zaman geçerli bir kitaba da olasılıkla bu nedenle “klasik” unvanı verilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir