İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’nin günümüze bıraktığı miras

Doğu Hindistan Ticaret Şirketi’nin kuruluş mantığı ve gelişiminden kısmen bahsettik. Şirket resmi faaliyetlerini 1874’te sonlandırmış görünse günümüze olan etkileri tahmin edilenden çok daha fazladır. Daha doğrusu Doğu Hindistan şirketi olarak sonlansa bile soyunu ve kavramsal varlığını derinleştirerek bugün de korumaktadır. Birkaç başlık altında özetlemeye çalışalım:

Bir ticari şirketin devletle ortaklığa giderek uzak coğrafyaları ticaretle kontrol alması düşüncesinin başlangıcını oluşturur. Bu çok önemlidir, şirket yöneticileri, ana rakipleri İspanyol ve Hollandalıların aksine, işlerin ticaretle halledilmesinin önemini en baştan kavrar. Şirketin faaliyetlerini korumak amacıyla kendi askeri gücünü oluşturma yetkisi vardır, bu gerçekleştirilir de. Ancak doğru yolun en az silah, en çok ticaret olduğu yaklaşımı onları yerel yöneticilerle anlaşmaya, hatta zaman zaman finansal konulardan onlardan da destek almaya yönlendirir. Bir şeyin içine savaşın girmesi gelen bütün karı ortadan kaldırmaktadır. İspanyolların sömürme, Hollandalıların kaba kuvvet ağırlıklı yaklaşımına göre Doğu Hindistan Şirketi hep uzlaşmacı kalır.

Modern sermaye piyasalarının oluşumu

Bir işin gerçekleştirilmesindeki en önemli faaliyetin istihbarat, daha doğrusu bilgi olduğunu altını çizerek teyit eder. Seferlerin başarısı yerelin algısının ve özelliklerinin kavranmasına bağlıdır. Örneğin Babür Sultanı’na İslam geleneği nedeniyle insan desenli hediye gönderilmemesi gerektiği, yerel ya da ara limanlarda yaşayanların neye ilgi gösterdiği gibi kavramlar çok büyük ciddiyetle kayıt altına alınır. Değişen eğilimler doğru saptanır, girilen pazarlar birkaç yıl içinde verimin artmasıyla sonuçlanan hamleler doğurur. En değerli şey elbette bilgidir.

O zamanın koşullarında deniz aşırı sefer yapılması büyük risktir, gemilerin batması, korsanlarca yağmalanması ya da diğer denizci, ülkelerin kontrolüne geçmeleri olasılığı her zaman mevcuttur. Bu nedenle şirket önce her bir gemi için katılımcılardan topladığı sermayeyi bir süre sonra bütün gemilerden pay alabilmek biçimine dönüştürür. Bu günümüzün borsa kavramının doğuşudur. Bir kişi birden çok gemiden hisse alarak riskini bölebilir. Gelen malın Avrupa’daki kar marjı çok yüksek olduğundan zarara girilmesi olasılığı çok düşüktür. Birleşik hisse denen bu yaklaşım bugün de sürmektedir.

Devletin gücü olarak ticari şirket

Şirket girdiği ülkeleri sadece ticari faaliyet alanı olarak algılamaz, bölgenin gelişimi ve bağlılığı için gereken hamleleri de yapar. Bunların başında gelenler yerel hukuk sisteminin kurulması, yerel yönetimlerin oluşturulması, bölge güvenliğine güçlendirecek inşaat faaliyetleri, üretilen ürünün özelliğine göre kademeli güvenliğe sahip fabrikalar kurulması gibi yaklaşımlardır. İngiltere’den Hindistan’a gidip yerleşen çok kişi olduğu gibi tersi de gerçekleştirilir, bir Hindu İngiltere’de din değiştirerek vatandaşlığa alınır. Bütün bu yaklaşımlar ticari faaliyetin kalıcılığıyla bağlantılı olduğu gibi, Kalküta, Singapur, Hong Kong benzeri ticaret merkezlerinin ortaya çıkmasını ve gelişmelerini sağlar.

Şirket bir süre sonra İngiliz Devleti’nin ana ortağı haline gelir. Toplam bütçenin üçte biri ila yarısı kadar katkı doğrudan şirket gelirlerinden elde edilmektedir. İngiltere’nin “kayıp yıllar” olarak adlandırdığı iç huzursuzluk döneminde bile (Cromwell dönemi) şirketin varlığı devletin çökmesini engeller. Sonraki yıllar açığın kapatılmasını sağlayacaktır, tahtın yeni sahibi kral babasını öldüren Cromwell’in kafatasını mezarından çıkartıp Westminster Katedrali’nin önünde sergiletse bile şirkete tanıdığı imtiyazlara dokunmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir