Sigara alışkanlığını engellemede içtihat kapısı açık mıdır?

Geçen haftaki yazımıza çok sevgili bir arkadaşımızın “içtihat kapısının açık olup olmadı hep tartışılmıştır” yorumu geldi. İlk kez duyduğumuz bu kavramı biz de okuduk. Yeni Akit Gazetesi yazarı Sayın Vehbi Kara 27 Kasım 2019 tarihli yazısında konuyu şu şekilde açıklamakta: “Son zamanlarda herkes başımıza fıkıh âlimi kesildi. Şu helaldir bu haramdır, diye fetva verenler çoğaldı… İçtihat kelimesinin sözlük anlamı, güçlüğe katlanmak ve çaba sarf etmektir. Terim anlamı ise, bir fıkıh bilgininin, şer’î bir hükmü delilinden (Kuran ve Hz. Muhammed’den aktarılanlar) çıkarmak için çaba sarf etmesi ve bu hususta bü­tün gücünü kullanmasıdır. Evet, içtihat kapısı açıktır lakin şu zamanda oraya girmeye altı engel vardır…” (yazının aslına aşağıdaki linkten erişebilirsiniz).

Sigara sorununda algı ne kadar aşılabildi?

İçtihat kapısı elbette ikilemlerin nasıl çözüleceğine dair bir istişare yöntemidir. Ancak bu yazıların odağı hayatını dini çerçevede yaşamak isteyenlerle başka bir modeli benimsemiş olanlar arasındaki çelişkiler olduğundan yanlış anlaşmaya mahal bırakmamak üzere konuyu en iyi bilinen örneklerden biri olan sigara çerçevesinde irdeleyelim, zaten Vehbi Kara’nın yazısı da bu konuda. Bundan yıllar önce, biz henüz yokken, sigaranın yaygınlaştırılması, alışkanlığın topluma benimsetilmesi için dört koldan, hatta doktorlarla bile çalışılmış. Alışkanlık bir kez kazanıldığında ilginç bir biçimde yer ettiğinden, başlatılması için sinema sahnelerinden tutun, dergi reklamlarına kadar bütün hatırlatma yöntemleri denenmiş.

Hepimizin bildiği gibi özellikle son yirmi yıl içinde bu algı tamamen tersine döndü, sağlık için kesin zararlı olduğu görüşü benimsendi. Hatta (bana göre) kantarın topuzu kaçırıldı, sigaranın akla gelen bütün hastalıkların en önemli nedeni olduğu ilkesiyle diğer zararlı unsurların da üstü örtüldü. Son derece isabetli “kapalı alanlarda sigara içilemez” kararı alındı, herkes bu kararın uygulanmasına destek oldu. Ama artık önlem denilemeyecek, içene psikolojik “mobbing” aşamasına da gelindi. Sigara paketleri tek tipleştirilip üzerine çoğumuz için ürkünç fotoğraflar basıldı; her ekonomik daralmada en büyük zamlar uygulandı. Peki sonuçta ne oldu? Piyasadaki sigara çeşitliliği doruk yaptı, satışlarda olasılıkla artış meydana geldi, kötü alışkanlığın yayılması konusunda ise mesafe elde edilemedi.

Özgürlüğün ya da engellemenin sınırı nedir?

Sigara dini değerlendirmede mekruh sınıfına giriyor, yani” dince yasaklanmamış olmakla birlikte yapılmaması istenen” uygulamalardan biri. Bizim haddimize olmasa da, bu kavramı daha ileriye taşıyabilecek en önemli bileşen olasılıkla başkalarını dumana maruz bırakmak, kapalı alan kararı o nedenle çok doğruydu.

Peki ya sonrası? Zararlı uyarısının içiciler için görsel zulüm seviyesine taşınması ne kadar kabul edilebilir? Bu mantıkla “hayatın sonlu olduğu” imasıyla şehrin değişik noktalarına tabut mu koyalım?

Okuyun ve düşünün, insanlar kanunlar çerçevesindeki eylemlerinde özgürdür. Sana zarar vermeyen, ama kendiyle de baş edemeyen birinin eylemini engellemek için sınır ne olmalıdır?

Toptan yasaklama seçeneği kullanılmadığına göre o sınırı kim neye göre saptayacaktır?

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/vehbi-kara/ictihad-kapisi-acik-midir-30503.html

 

Not: Konu benzer daha tartışmalı konulara gelecek, bakış açısını anlatabilmek için bu ara yazıyı giriyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir